Read more: http://www.bloggerdersleri.com/2012/06/blogger-meta-tag-ayarlari.html#ixzz3CwTYFEk2 şöyle garip bencileyin: Öjeni nedir Follow my blog with Bloglovin
Öjeni nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Öjeni nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Haziran 2014 Cumartesi

Azalan Beyaz Irkın Toplum Mühendisliği: Öjeni Teorisi - 1


     Tahammülsüz, hoşgörüsüz ve kibirli insanın, kendini "Yaratıcı" pozisyonuna sokarak, işine yarayacak nesiller yetiştirme çabasına "Eugenics" demiş ecnebiler. Şairin "dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi" tarifindeki cahiliye vahşetinin, kendine modern, hatta "post modern" diyen toplumlara yansımasıdır. Hristiyanlık boyunduruğundan kurtulup, bilim ve fende coşan Batı'nın, dünyanın ve insanlığın efendiliğine soyunmasıdır.

"Öjeni, insanın kendi evrimini
yönlendirmesidir" konulu köklü ağaç
     Öjeni ya da Öjenik, genetik biliminin yardımıyla, hastalıklı ve sakat nesilleri yok ederek, sağlıklı ve işe yarayacak nesiller yetiştirme projesidir. Kendine (çeşitli efsane ve bazen de uydurmalarla) üstünlük atfeden bir kavim ya da milletin, gelişen teknolojinin de yardımıyla, düşman ya da alçak seviyede gördüğü kavim ve toplulukları asimile ve hatta yok etme çabasının, biraz daha zararsız ve masum sebeplerle tezahür eden ön safhasıdır.

Darwin'in "hık demiş burnundan
düşmüş" yeğeni Galton
     Çok eski felsefeci ve toplum mühendisliğine soyunanların hayallerini süsleyen ve hatta primitif tekniklerle zaman zaman pratiğe geçirilen "üstün ırk" yetiştirme faaliyetlerinin modern manada ilk dillendiricisi, şu meşhur İngiliz amatör biyolog Charles Darwin'in, birçok bilim dalında çalışmalar yapmış, uçuk-kaçık kuzeni Francis Galton'dur. Galton, amcası Darwin'in evrimle ve "doğal seleksiyon"la ilgili fikirlerinin de tesiriyle, "saf ırk" oluşturma, onu ıslah etme ve bu ırkı devam ettirebilme yönünde girişimlerde bulundu. Bu çatlak bilim adamı, bazı insanların alt sınıf olduğunu (bunlardan biri tabi ki Zencilerdir) ve sadece üst sınıf insanların çoğalmasına izin verilmesi gerektiğini söyler. Zekilerin çiftleştirilmesinden, daha kaliteli ve akıllı evlatlar yetiştirilebileceğini savunur.

     Zaten rüzgar Semavi Dinlerin karşısına geçmişti ve Hristiyanlık görünümlü Ateizm artıştaydı, dolayısıyla tabii seleksiyonun bir adım ötesine geçip, insan eliyle vücuda getirilecek bir "sun'i seleksiyon" ürünü insan çalışmaları da hızlandı. Öyle ya, damızlık ve iyi hayvanlar birbirleri ile çiftleştirilip kaliteli nesiller meydana getiriliyor da, insan niye bu yolla ıslah edilmesin? Francis Galton'a, Herbert Spencer ve Thomas Malthus'un bu yöndeki fikir ve teşvikleri da katıldı, pratikteki denemelerin yanında, hemen teorik düzlem de oluşmaya başladı. Öjeni, "insanın kendi evrimini kontrol altına alıp yönlendirmesi" kıvamına getirildi.

     Galton'dan sonra bayrağı, Amerikalı biyolog ve Öjenist (tabi abi artık bilim oldu ne de olsa) Charles
sarışın ve mavi gözlü
nesiller hayali kuran Davenport
Davenport aldı ve 20. yüzyılın hemen başlarında, bilinçli ve güdümlü propagandalarla, Öjeni Kuramı, ilk somut meyvelerini vermek üzere Vahşi Kapitalizmin pençesindeki Amerika Birleşik Devletlerinde hayata geçirildi. Amerika'nın (ve haliyle dünyanın) en zenginlerinden Rockefeller ve Carnegie'lerin  maddi yardımları ile enstitüler, laboratuvarlar kuruldu, bir yığın konferanslar verildi, dünyadaki çeşitli hükumetler dürtüldü. Çok fazla maddiyat ve arkasından gelen güç, en çılgınca, en uygulanamaz fikir ve faaliyetleri, karşınıza bir anda eleştiri kabul etmez tabular şeklinde çıkarıveriyor tabiatıyla. Bilimsel ve çağdaş manada Öjeni'nin babası sayılabilecek Davenport'un erken dönem açıklamalarından bazıları çok enteresandır: "Dejenere ve hastalıklı protoplazmaları besleyen kaynakları kurutmamız lazım... Toplum, kendini, kötü protoplazmaların saldırılarından korumalı ve onları yok etmelidir."

     Birinci Dünya Savaşı, tam da bu Öjenist tayfanın işine yaradı çünki savaştan sonra şehir banliyöleri, kırsal kesimlerden gelen ve kendine bakmakta zorlanan, eğitim düzeyi düşük, çoğu dilencilikle ve hırsızlıkla geçinen insanlarla dolmaya başladı. Charles Benedict Davenport ve sağ kolu Harry Laughlin, Long Island'da yaptırılan devasa tesiste, çok sayıdaki genç asistanın yardımı ile, birçok maddeden oluşan ve insanları kategorize eden kayıtlar tutma işine girişti ve kısa sürede yüz binlerce insan tasnif edildi. İnsanlar, sanki ruhsuz birer hayvanmışçasına sınıflandırıldı. Maksat ulviydi; kötü tohumları yok etmek ve sağlıklı, iyi tohumlarla geleceği garantiye almak! Kullandıkları terimler dahi, o zamanın acımasız Vahşi Kapitalizmine uygundu: "breeding" (hayvan yetiştiriciliği için kullanılan kelime)! Yok edilmesi ya da en azından çoğalmasının engellenmesi gerekenler için birkaç yöntem belirlendi.

     İnsanların kendi eline bırakılamayacak kadar mühim! önlemler hemen alınmalıydı, dolayısıyla federal eyaletlerde lobiler hızlandı. İlk önerilen yol, "gaz odaları" idi. 1908 yılında Ohio eyaletinde, dünyada ilk defa olarak, toplu ötanazi yasaları teklif edildi ancak bu yöntem tutmadı. Bunun yerine "cebri sterilizasyon" modeli gündeme geldi. Virginia eyaletinde, "geri zekalı" olduğu iddia edilen Carrie Buck adlı kadın, yargı kararı ile, "zorunlu sterilizasyon"a tabi tutuldu ve böylece yol açılmış oldu; toplumun sırtına maddi ve manevi yük olan insanların, en azından üremesi durdurulmalıydı! Bu maksatla, 60 binin üzerinde kadın, siyah ya da fakir ya da işe yaramaz oldukları için sterilize edildi yani Türkçesi ile doğurmaktan ve çocuk sahibi olmaktan men edildi, kısırlaştırıldı. Bu uygulamalar birçok eyalette yasalaştı ve hayata geçirildi. Bazı vakalar hiç kayda geçirilmedi, bazı vakalarda ise, insanlara yalan söylenilerek imza attırıldı.
tescilli ırkçı ama
"aktivist" Sanger

     Ar-ge ve lobi için paralar artıyordu... tıpkı artan ırkçılık gibi. Öjeni çalışmalarının bir yeni parçası olarak
sahneye "Zenciler hiç doğmamalı, onlara kürtaj müstehaktır" türü ırkçı sözleri ve Ku Klux Klan katılımları ile bilinen hemşire Margaret Sanger çıktı ve "aile planlaması" kavramı, masum niyetlerle piyasadaki yerini aldı. İşin enteresan yanı, bu kadın, estirilen rüzgarla, "kadın hakları savunucusu" bir aktivist olarak tanıtıldı.

     Yükselen Irkçılığın paralelinde, Avrupa'ya sıçrayan Öjeni çalışmalarının Hitler güdümlü Nazi ayağı ve günümüz uzantıları