Read more: http://www.bloggerdersleri.com/2012/06/blogger-meta-tag-ayarlari.html#ixzz3CwTYFEk2 şöyle garip bencileyin: Kemal Sunal Filmleri Özelinde Eski Türk Filmlerinin Zararları Follow my blog with Bloglovin

23 Şubat 2014 Pazar

Kemal Sunal Filmleri Özelinde Eski Türk Filmlerinin Zararları


     Günümüzde bazı kanalların hiç durmadan haftada en az bir iki kere, 90'larda ise özel televizyon furyasının başlaması ile birlikte, neredeyse sinema filmi yayınlayan tüm kanalların bıkıp usanmadan verdiği Kemal Sunal filmlerinden en azından birkaçını (misal Kibar Feyzo)izlemeyen yoktur herhalde bu topraklarda yaşayan. Televizyon kanallarının çok işine gelir bu tür filmler çünkü hiç maceraya atılmadan, "tutar mı tutmaz mı" endişesi yaşamadan, stabil bir reyting oranı tutturmak işten bile değildir. Bir milyonuncu kez de yayınlasanız, mutlaka izleyecek ve gülecek birileri vardır (yurdumun tedbirsiz mülsümanları başta olmak üzere maalesef). Daha yeni, birkaç bin dolar verip de aldığınız yabancı bir filmin ilk gösteriminin ne olacağı ise meçhuldür. Peki ama bu filmlerin bu kadar tutmasının sebebi nedir, bunlara bakalım:

     Zikredilmesi gereken en önemli husus Kemal Sunal'ın oynadığı rollerdir. Bu rollerde Sunal genelde fakir, saf, patavatsız, aptallık sınırında dolaşan sıradan bir karakteri canlandırmaktadır. Bu karakterler, kimi zaman köyden şehre göçmüş ezilen sınıfın bir ferdi, kimi zaman köyde veya kırsalda tesadüfler sonucu düzene ve düzenin temsilcisi "ağa"ya "problem" çıkaran bir maraba, bazen arkasında herhangi bir güç ve irade olmaksızın para ve mal sahibi katı kalpli kapitalistlere meydan okuyabilen bir "ortadirek", bazen sevdiği kıza kavuşup evlenebilmek için başlık parası denkleştirme sıkıntısındaki bir genç, kapıcılığını yaptığı apartmanın sakinlerinin her birini ayrı ayrı idare edebilen uyanık bir kapıcı olarak vücut bulur.

     Bu filmlerin bir diğer önemli özelliği, filmin ilk yarısındaki ezilmiş, aşağılanmış, gururu ile oynanmış, itibardan düşürülmüş karakterin, filmin ikinci yarısındaki intikam alabilme özelliğidir. Ama bu öyle Tarantino filmlerindeki girift ve planlı programlı intikam alma şekli değildir. Kıvrak, pratik zeka ve tesadüflerle yoğrulmuş ve "kötü" olarak gösterilen karşı tarafın utanılacak ve gülünecek hale düşürülmesi şeklinde bir intikamdır. Yıkılamayacak veya sarsılamayacak, dokunulmaz olarak görünen "güc"ün foyasının ortaya çıkarılması ve "bakın ben şu saf, aptal ve sıradan halimle bile yapabiliyorum, aynısını siz de yapabilirsiniz" telkinidir.

     Bu tür filmlerin başka bir özelliği, izleyeni yormamasıdır. İzleyici, ta filmin en başından kötü ve iyi tiplemeleri ve zamanı gelince "iyi"nin "kötü"yü alt edeceğini bilmektedir. Yani yeni ya da orijinal hiçbir şey yoktur.

     Şu haliyle Kemal Sunal filmlerinin (ve buna benzer yapımların) görünürde bir zararı yok gibi duruyor. Fakat maalesef bu filmlerin masum sayılamayacak vasıfları de var. Bu vasıfları üç ana başlıkta ele alacak olursak:

Kemal Sunal, Şener Şen ve İlyas
Salman Kibar Feyzo'da birlikte 
     1. Dikkat etmişsinizdir muhtemelen, özellikle sosyal, siyasi içerikli ve mesajlı ikinci dönem Kemal Sunal ve genelde buna benzer yapımların örgüsünde, filmdeki "kötü" karakterlerinden biri de, diğer karakterlere göre biraz daha "dindar" görünen tiplemelerdir. Bu filmlerde, izleyicinin gözüne hemen sokuluveren "dindar" karakteri, dini dünya çıkarları içi kullanan, mevcut yağma ve ağalık veya kapitalist düzeninin bekası için elinden geleni yapan, üçkağıtçı, hırsız, kul hakkı yiyen, şehevi arzularının peşinde elalemin karısına kızına sarkabilen ve zina etmekten korkmayan, çıkarı için içki içmekten çekinmeyen her bakımdan "pis" bir tiptir. Bu karakter çoğu zaman imamdır ancak bazı durumlarda işçi sınıfının düşmanı olarak bir işveren, kanaat önderi yoz bir kişilik ya da sıradan bir bakkal ya da esnaftır. Filmdeki esas oğlan, safi kötülük olan karşı tarafla mücadele ederken, kötü tarafa her şekilde yardımcı olduğu gayet belli olan bu "dindar" tipleme ile de mücadele etmek zorundadır. "İyi" karakter, çok defa, bu dindar tiplemeye, İslamiyet'i ve Kur'an-ı Kerim'i ("kitabın neresinde yazıyor bu" gibisinden göndermelerle) iyi bilmediğini ve kendisinin hem din sahasında hem de insan hakları sahasında daha üstün olduğunu belli eder ve onu en azından etraftakilerin gözünden düşürerek alay konusu yapar. Verilmek istenen mesaj gayet açıktır; dindar olmak yobazlığa sebep olur, en temel insan ve çalışan hakları konusunda kişiyi kör eder, kötü güçlere kolayca teslim olunup onlarla birliktelik yapmak daha kolay olur. Esas oğlan "kıvamı"nda ise; dini doğru anlamak, insan ve işçi haklarına tam riayet ve kötülüğe karşı kararlı bir karşı duruş "erdem"i vardır. Bu hal, özellikle Kemal Sunal, Şener Şen ve İlyas Salman'ın başrolleri paylaştığı ya da ayrı ayrı başrolde oldukları prodüksiyonlarda kendini bariz bir şekilde gösterir.

     2. Yukarıda zikredilen isimler ve özellikle de Kemal Sunal, oynadığı filmlerin kahir ekseriyetinde, İslam ile yoğrulmuş Anadolu kültüründe sık karşılaşılan ve hürmet edilen isimler ile özdeşleşmiştir. Çok bariz bir örnek olması açısından, "Şaban" ismi neredeyse Sunal'ın göbek adı gibidir. Hatta bazı yörelerde ve yurt dışında Türk popülasyonun olduğu yerlerde bu filmler "Şaban Filmleri" olarak anılır. "Şaban" ismi, bilindiği üzere mübarek sayılan "Üç aylar"dan biridir. Kemal Sunal bu ismi, bihassa saf ve aptal rollerini üstlendiği filmlerde kullanır (ya da kullandırılır). Kemal Sunal filmlerinin yaygınlaşması ve tekrar tekrar verilmesiyle, Şaban, Ramazan, Apti, Hüsnü, Rıfkı, Kamil gibi hürmet edilen isimler, alay edilen ve her şey için kullanılan isimler olmaya başladı. Sokakta oynayan çocuklardan, aptal ve saf gibi görünenleri ile "Şaban" diye dalga geçildi. Ronaldo ve Messi'nin adlarını hayranlıkla söyleyen gençler, Şaban ve Ramazan isimleri ile eğlenir oldu. Bu zamanda ortalama bir semtte oturan bir anne-babanın, çocuğuna "Şaban" ismini, çok istese bile, vermesi kolay olur mu dersiniz?

     3. 70'li ve 80'li yıllarda sinemamızı domine eden ve özel televizyonculuğun başlaması ile birlikte evimize
Münir Özkul, Adile Naşit,
Halit Akçatepe ve içki şişeleri
giren bazı filmlerdeki iyi görünen karakterlerden bazıları (büyük bir ustalıkla) ailemizden biri gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Başta Münir Özkul ve Adile Naşit olmak üzere, Hulusi Kentmen, Kadir Savun, Selim Naşit, Ayşen Gruda gibi isimler, o sıcak! aile filmlerinde bizden biri olarak resmediliyordu. Bu "aileden biri" görünümlü müşfik ve babacan  karakterler, bir taraftan haksızlıkla, kapitalizmle, sömürü düzeni ile mücadele ederken, ne enteresandır, kızının sevgilisi ile gece geç saatlere kadar dışarıda "takılma"sına ses çıkarmak şöyle dursun, bu tür ilişkileri teşvik eden, aileyi akşam yemeği için topladığında ya da efkarlandığında hanımı ile birlikte rakı içen (ve bunu düzenli olarak yaptığı gayet açıktır), yeri geldiğinde "geri kafalı"! olunulmaması gerektiğini salık veren hatta "yobazlık" adı altında, dini emir ve yasaklarla alay edebilen karakterlerdir de aynı zamanda. Bu karakterleri, mesela namaz kılarken görmek neredeyse imkansızdır. Şayet bir bayram seyran vesilesi ile görülse bile, sanki hayatında hiç namaz kılmamış ya da sette nasıl namaz kılınacağını gösterebilecek tek bir insan yokmuşçasına, baştan savma olduğu belli olan bir şekilde görülür. Siz, Anadolu'nun herhangi bir yerinde yaşayan, öyle pek de fazla dindar olmayan, yukarıda sayılan vasıfların hepsine birden haiz, ortalama bir Sünni aileyi tasavvur edebiliyor musunuz? Burada da verilmek istenen mesaj bariz ortadadır; iyi bir birey ve sorumlu bir aile babası olmak için dindar olmaya gerek yok, hatta dinin yasaklarını çiğneyip, emirlerini yerine getirmesen dahi fazla dert etmeye lüzum yok!

Abdest alma esnasında rüşvet pazarlığı!
     Söz konusu filmlerin senaristlerinin, senaryoların kaynağı olan kitapların yazarlarının ve yönetmenlerinin, bu milletin değerlerine uzaklaşmış, sırt çevirmiş ve hatta düşmanlaşmış tedrisattan geçmiş olmaları, İslamiyet'in tam bir "öcü" olarak resmedildiği yılların tohumu olmaları (müzik sahasındaki çabaları da unutmayalım ), bu karakter canlandırmalarındaki en önemli faktördür. Toplumda, binde bir görülebilecek bir tipin (hatta bu senarist ve yapımcıların yaşadığı dönemlerde örnekleme yapabilecek derecede dahi kalmayan), neredeyse her yapımda zikredilen kötü vasıflarla mücehhez olarak gösterilmesi, "yabancılaşmış aydınlar"ın, üstlendikleri "toplum mühendisliği" rolü ile toplumu, kafalarındaki çerçeveye hapsetme maksadının tezahürü değil midir?

          Şimdi akla şu sual geliyor: Bu yapımlarda rol alan aktör ve aktrisler bu durumdan bihaber mi? Eğer bihaberse kötü, eğer haberdarsa daha da kötü! 

     "Muhafazakar" diye geçinen televizyon kanallarının, bu filmleri gece gündüz yayınlamasına ne demeli onu bilemiyorum?! 

     E madem iş oralara kadar geldi, halkına sırt dönmeyi birinci vazife addedip, onu kendi kalıbına sokma gayretine "soyunan" yabancılaşmış aydınlara bir bakalım:



46 yorum :

  1. Evet..sinema,tiyatro hepsi gereksiz şeyler! Ne gerek var tiyatroya gitmeye .Nasıl olsa her oyun İslam'dan uzaklaştırıyor.Yanılmıyorsam müzik aleti çalmak falanda dinden çıkarırdı bizi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önemli olan Allah in emir ve yasaklarini ihlal etmemektir; Bu çerçevede film neden izlenmesin, müzik dinlenmesin ki? İslam, Allah'a kayıtsız şartsız teslim olmayı gerektirir. Aksi halde bundan ne Allah ne de şeytan razı olur!..

      Sil
    2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
  2. Kemal Sunal ...halka layik olamadi,belkide bilmeyerek yapti ama millete müthis zararlar Verdi.........birde kendisinin kurnaz ve cimri oldugunu ,para icin oynayamayacagi rol olmadigini söyleyen arkadaslari var...bence sener sen gercek sanatci ve komedyendir, kemal sunal bir balondur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deniz Balaban Filimlerde ve senaryolarda canlandırılan her karekter için türk mahkemelerinde binlerce dosya bulmak mümkün yada kafanızı kaldırıp çevrenize iyi bir baktığınızda bu tipleri heryerde görürsünüz bugün ağa dediğin mütahit yatırımca vb yalaka devlet adamları yandaş gazeteciler bunların hepsi 2016 türkiyesinde var öncesindede vardı sinama ve tiyatrocunun işi yaşadığı dünyada çoğunluğun görmediği yada görüp te birşeyler yapadığı tabulaşmış noktalara parmak basmaktır gelicek kuşakları uyarmaktır islamiyet binlerce tv fimi de çekseniz gerçek islamiyete tek bir zerre zarar vermezsiniz ben bu filimlerle büyüdüm her cuma kapıdan dilencileri kovup sövüp vatandaştan yardım toplayan cami müezzinleri ile namaz kılıyorum ancak bunu kimseye anlatamam bunu sinama tiyatro oyuncusu senaristi anlatır ülkenin dinle verdiği imtanın en zirvede olduğu dönemde kalkıp sahte din adamlarını aklamak için ve birazda ilgi çekebilmek için bu şekilde kalemi elinize almanız kaleminizi itibarsızlaştırıyor

      Sil
  3. Bu mevzuyu dusunurken yazi karsima geldi Allah razi olsun guzel anlatmissiniz

    YanıtlaSil
  4. Hayatım boyunca okuduğum en kötü sinema yazısının bu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Yorumu muhtemelen onaylamayacaksınız ama olsun. Okudukça zeka seviyemin düştüğünü, beyin hücrelerimin öldüğünü hissettim. Hayatımdan 2-3 dakikayı böyle bir yazıya heba ettiğim için pişmanım ama madem okuma girişiminde bulunduk, yazalım bir şeyler.

    Öncelikle, belirttiğiniz gibi Kemal Sunal genellikle "sokaktaki adam"ı canlandırırdı. Köyden kente göç eden, inşaat işçiliği, hamallık, kapıcılık yapan, ağanın zulmü altında ezilen bir karakterin adı Tankut olmaz herhalde? Karakterin gerçekçi olabilmesi için "Şaban" gibi Anadolu'da sık kullanılan isimler seçilmiş. Buradan "Kutsal isimleri karikatürize edip itibarsızlaştırıyorlar" sonucu çıkarmak için muhakeme yeteneğini yitirmiş bir insan olmak gerekiyor fakat yazınız Akit tarafından beğenildiğine ve paylaşıldığına göre zaten bu özelliğe sahipsinizdir. Neyse, geçelim.

    Açıkçası başlığa tıklar tıklamaz "dindar" tiplemesi hakkında bir şeyler yazılmış olduğunu tahmin ettim. Hatta yazılanın içeriğini birebir tahmin etmem de zor olmadı. Film okuma bilgisine sahip olmadığınız gibi, sosyal yaşamı da muhakeme edemediğiniz buradan belli oluyor. Gerçekliği bulunan bir karakterin yansıtılmasını "Dindarları kötü gösteriyorlar :(" olarak algılamışsınız. Şu an gülmek ile ağlamak arasında gidip geliyorum.

    Kemal Sunal filmlerinde kasıtlı olarak "dindarların hedef alındığını" ifade etmek için de art niyetli olmak gerekir. Eğer dediğiniz gibiyse Şark Bülbülü filmi yüzünden alkollü meka

    Her neyse, Fetih 1453, Kod Adı K.O.Z, Hür Adam gibi şaheserler nasıl kafalardan çıkıyor anlamış olduk. Bunu bir yazı dizisi hâline getirirseniz memnun olurum. Bir dahaki yazıda Yahudi sermayedarların ve Soros'un Kemal Sunal filmlerini fonladığından falan bahsedebilirsiniz. Hatta filmlerin orasında burasında göz bularak biraz daha popülere oynamış olursunuz. Başarılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. her türlü yoruma açığız, onda bir sıkıntı yok. esas mesele şu ki, önyargılı olmakta DAEŞ'le yarışanlar ısrarla bazı gerçekleri görmemeğe ve bu topraklarda yaşayan insanları ısrarla aşağılamaya devam ediyor.

      yaptığınız tahlil, tahlil olmaktan ziyade, katı bir önyargının eseri, dolayısıyla yazdıklarınızın geri kalanını anlayabilmek için ilk cümle yeterliydi ve yanıltmadı doğrusu.

      Sil
    2. Deniz Balaban bence Kemal Sunal'ı seçme nedeninizin altında bir yazar kaygısı var. Eğer islamiyete zarar veren yanlışları sürekli doğru gibi gösteren bir yapita ihtiyaciniz olsaydı Bizimkileri secebilirdiniz ve aynı zamanda Kemal Sunal yerine yazarlara özellikle de Aziz Nesin konseptli bir yazi yazsaydiniz tepki cekmeyeceginiz gibi yeteri kadar tiklanma olmazdi blogunuza. Sırf bu kaygi sebebiyle Kemal Sunal ve Şener Şen sembollerini kötü insanlar gibi gostermis oldugunuzu düşünüyorum. Ayrıca o dönemin neredeyse tek eglencesinin sinema olduğunu ve bu filmlerin alternatiflerinin kayikcinin kuregi ya da televizyon tamircisi olduğunu hatırlatır, tekrardan dusunmenizi tavsiye ederim. Kul hakkına girmiş olabileceğinizi de dusunmeniz dilegiyle hayirli bayramlar.

      Sil
    3. yazar kaygısını denemez ama elbette ki, böyle bir konu seçiyorsanız en üst veya en mühim noktasından işe girişmeniz lazım ki, maksat hasıl olsun ve hedeflediğiniz kitleye ulaşsın. neticede bir filmin esas oğlanı kadar, kim bilecek senaristi yönetmeni? evet ipi oynatan onlar ama buna hiç itiraz etmeyip, "yahu senarist veya yönetmen efendi, bir kere de şu kötü gösterdiğiniz dindar tiplemenin karşısına, iyi bir dindar çıkarın" gibi bir derinlik kattıklarını düşünüyor musunuz hiç? elbette hayır... güle oynaya oynayıp alay ettiler.

      kul hakkı meselesinde genelde yanlış anlaşılan bir konu var; "ölünün ardından konuşulmaz". ölü, eğer milyonlarca kişinin hakkına girmiyor ve onların mukaddesatına, aleni veya gizli saldırmıyorsa, yani günahı sadece kendineyse, tabi ki arkasından konuşmamak gerekir çünki hesabını kendi verecektir. amma durum, yukarıdaki açıklamanın tam tersi olursa, elbette ki bunu yapanların ipliğini pazara çıkarmak, aklı başında her müslümanın vazifesidir. esas kul hakkı, dilsiz şeytan gibi sus pus oturmaktır.

      Sil
  5. SAHTEKÂR DÜŞMANI KEMAL SUNAL
    Kemal Sunal için din düşmanı diyenler var. "Hayır!" Kemal Sunal'ın bütün filmlerini (82 film) tekrar tekrar seyrettim, hiçbirisinde din düşmanlığı yaptığını görmedim. O, filmlerinde dini, menfaat aracı olarak kullananları eleştirmiştir. Üçkağıtçı filminde menfaatçi sahte şeyhi yerin dibine sokarken Murat Hoca karşısında saygıyla eğilir, onun dediklerine kulak verir.
    Kiracı filminde ev sahibi Hacı Bey vardır. Dedikleriyle yaptıkları birbirine uymayan, paraya tapan bir hacı tiplemesi vardır. Bu tiplerin eleştirilmesi neden din düşmanlığı olsun ki? Yok mu etrafımızda. Kiracı olup da hacı amcalardan çekmeyen var mı? Bunların zulümlerini dile getirmek neden din düşmanlığı olsun ki?
    Biz Müslümanlar hatalarımızın dile getirilmesine tahammül edemiyoruz.
    Ben bizzat yaşadığım bir olayı anlatayım:
    "1980'li yıllarda Bağcılar'da Alamancı bir hacı amca bize çikolata verme vaadiyle bir evinde zıplamamızı, çok ses çıkarmamızı istedi. Çocuğuz, anlamıyoruz. Biz de atladık, zıpladık; bağırdık, çağırdık." Sebep, alttaki kiracıyı çıkarmakmış." Bu olayın aynısı Kemal Sunal'ın Kılıbık filminde var. Bu din düşmanlığı mı? Bir hacı amcanın paraya tapmasını, haksız kazanç elde etmesini anlatmak din düşmanlığı değildir.
    Osmanlı tarihinin en büyük din adamlarından Zekeriyazade Şeyhülislam Yahya Efendi'nin camiye gelen iki yüzlüleri eleştirdiği beyiti okuyanlar ne der acaba?
    "Mescidde riyâ-pişeler etsin ko riyayı
    Meyhaneye gel kim ne riya var ne mürayi.”
    ( Riyakârlar camide bırak riyalarına devam etsinler; sen meyhaneye gel, orada riya da iki yüzlülük de yoktur.)
    Yahya Efendi camiye gösteriş için gelen kişileri eleştiriyor. Meyhanede iki yüzlü insan yokken neden ibadethanede riyakâr insanlar var, bunu sorguluyor. Sarhoşun içi dışı birdir. Camiyi menfaat için kullananların kaç yüzleri var belli değil. Mehmet Akif " 20 yüzlü insanları tanıdıktan sonra iki yüzlüleri sever oldum." demiş. Din düşmanlığı mıdır bu? Bizim çevremizde hiç mi bu tip insanlardan yok? Bizi hiç mi rahatsîz etmedi bu tipler? Mafyayı, devleti, siyasetçileri, halkı da eleştirmistir. Dini menfaat için kullanlar da eleştirilir. Tahammülsüz olmamalı. Elestiriye kulak vermeliyiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size 100'de 100 hak veriyorum.Kemal sunal din düsmani degil sahtekar düsmani idi.Ama ne yazikki sahtekarlarin da 90%'i dindarlar arasinda dir.

      Sil
    2. evet, maalesef çevremizde bunlardan var ama bir o kadar da iyi örnek var. neden bu senarist, yönetmen, oyuncu üçlüsü, her filmlerinde kötü gösterdikleri dindarın karşısına, dine uyduğuna dair hiçbir emare göstermeyen, bilakis dine laf sokmak için can atan "kaçamak" sekülerin yerine, bir kerecik olsun, hem dini vecibelerini yerine getiren hem de kul hakkından ziyadesiyle sakınan bir protagonist koymadılar? işte o zaman dediklerinizin bir derinliği olurdu.

      yetiştikleri devri ve dine olan mesafeleri bilindiği halde, hüsn-i zan etmek, fazla saflık olur doğrusu.

      Sil
    3. algı yönetimi yaptılar/yapıyorlar diyerek algı yönetimi yapmak

      Sil
    4. "neden bu senarist, yönetmen, oyuncu üçlüsü, her filmlerinde kötü gösterdikleri dindarın karşısına, dine uyduğuna dair hiçbir emare göstermeyen, bilakis dine laf sokmak için can atan "kaçamak" sekülerin yerine, bir kerecik olsun, hem dini vecibelerini yerine getiren hem de kul hakkından ziyadesiyle sakınan bir protagonist koymadılar?" demişsiniz.

      Oysa cevap verdiğiniz yazıda zaten "Üçkağıtçı filminde menfaatçi sahte şeyhi yerin dibine sokarken Murat Hoca karşısında saygıyla eğilir, onun dediklerine kulak verir." cümlesi var. Burada tam istediğiniz gibi Üçkağıtçı filminde dini kişisel çıkarı için kullanan şeyhin karşısında aydın fikirli köyün cami imamı da yer alıyor. Yapılan eleştiriyi doğru dürüst okumadan, yazınızı savunmak için çala kalem yazdığınız anlaşılıyor.

      Filmlerde eleştirilen islam veya müslüman değil dini kendi çıkarı için kullanan her türlü sahtekarlardır. Sizin yapmanız gereken bu kişilerin olduğu filmlere uçuk komplo teorileri ile saldırmak olmamalı. Bunun yerine müslümanların içindeki çürük elmaları, kendini mehdi, ermiş ilan eden, rüyasına peygamberin, Allah'ın geldiğini söyleyen din sahtekarlarını ayıklarsanız bu tür tipler de kendiliğinden filmlerden yok olur.

      Sil
    5. "Aydın din adamı" dediginiz kişinin, seküler kafanın din kılıklı propagandasından başka bir şey olmadığını anlamak için müneccim olmaya gerek yok. Osmanlı sonrası, bu topraklara çöreklenen din düşmanı tayfayı hiç tanımasak, filmlerin hakikaten sadece sahtekârları hedef aldığına inanırdık ama...

      Sil
  6. sen kendini yazar yerine koymuş ve bu saçma sapan yazıları yazmakta kimin kuklası olduğunu ortaya çıkarmış bulunmaktasın.Ayrıca senin Kemal Sunal dediğin insan senden ve senin gibilerden bin kat daha insandır! siz millete kukla olupta orda burda saltanınızla yaşarken Kemal Sunal dediğin ve yerden yere vurmakta hiç çekinmediğin kişi evsizlere yemek ve üstündeki eşyayı verecek kadar hiç çekinmeyen bir kişi idi şimdi bana müslümanım dersin ama ölmüş bir kişinin arkasından rant için yerden yere vuracak kadar kişiliğe sahipsin bence senden değil yazar bence hiç bir şey olmaz acaba şu yazdıklarının ve senin halka ne kadar layık olduğunu düşün bence

    YanıtlaSil
  7. Çok doğru ve önemli noktalara değinmiş

    YanıtlaSil
  8. YERİ VE ZAMANI GELDİĞİNDE LÜTFEN KORKMADAN VE ÇEKİNMEDEN YORUMUMUZU YAPALIM Kİ KENDİLERİNİ BİLDİĞİMİZİ BİLSİNLER,
    kemal sunal'ın,sadri alışık'ın filmlerini ve isimlerini inceleyin türkleri ve özellikle sünnileri aşağılayıcı,küçük düşürücü,aptal,salak,vb tiplerde ifade ediyorlar.yi
    ne hababam sınıfı aynı şekilde konuları işliyor. KİM BUNLAR VE NİYE YAPIYORLAR DİYE SORGULAMAYALIM.ONLAR KARŞIMIZDAKİLER.
    MK.

    YanıtlaSil
  9. Şu başlığı gördüğüm zaman sadece prim yapmaya çalışan bir bloger'dan daha fazlası değildir dedim. Tamda düşündüğüm gibi çıktı. Yazdığın yazı ile kalemşör medyanın ilgisini çektin. Ak - it gibi yerlerde senden bol var. Zorluk çekmezsin.. Neyse Konumuza dönelim..

    tiyatro, orta oyunu, sinema , kıssadan hisseler.. Nasrettin hocadan tut, mevlanaya, mevlanadan günümüz eserlere baktığında zaman; Bütün oyunlar güldürmekten, eğlendirmekten çok ders vermek için vardır. Genelde işini düzgün yapmayan kişileri tiye alan, onların etrafından oyunlarını kurgularlar.. Burada amaç; Manevi değerleri küçültmek değil, manevi değerleri küçülteni göstermektir. Birde oyun yazarlarının çok iyi bildiği ama senin bilmediğin şey şudur. Oyun her zaman halkın seviyesine inmek zorundadır. Değilse halk kendisinden bir şey bulamazsa rağbet göstermez oyunda fiyasko olur. Bundan mütevellit, oyun eşittir halktır. Şeçilen karakterlerde halkın en çok kullandığı isimlerden seçilir. Bu saçma salak yazıyı okuyuncaya kadar Şaban isminin manevi değerlere zarar verdiği düşüncesi aklımın ucundan bile geçmemişti. Kalemşör sizler; söz konusu prim yapmak olduğunda ilk kullanacağınız dini değerlerdir. Neyse tebrik edeyim.. Dikkat çektin. Şimdi sefasını ak it te köşe yazarı olarak sürersin.. Ama unutma.. Yazar olarak değil.. Ak it gibi gazetelerde kalemşör olarak.

    YanıtlaSil
  10. Mükemmel bir yazı olmuş, Allah sizden razı olsun blog sahibi kardeşim. Bu millet yavaş yavaş gerçeklerin farkına varmaya başladı. Dikkat ederseniz şu yazınızdan dolayı bile ak - it diye çirkin ithamlarda bulunanlar var. İşte bunların meziyeti bu laflardan ibaret. Gece gündüz dini bütün insanlara demediklerini bırakmazlar. Genelleme yapmakta üstlerine yoktur. Bazıları da müslüman olduğunu iddia ederler ama islama ve müslümanlara saldırmaktan asla vazgeçmezler. Sıkışınca hemen evliyaları, alimleri ve bu işi gerçekten düzgünce hakkıyla yapan hocalarımıza din tüccarı din şarlatanı damgası vururlar. Bu güruhun kendileri kusursuzdur ve hiç hata yapmazlar adeta sütten çıkma ak kaşıktırlar. Hatta sütte leke olur, bunlarda leke olmaz o derece temizdirler dünyanın özgürlük savaşçısıdırlar. Bunlar zaten şeriat gelecek diye korkuyorlar dertleri budur. Ellerine 3-5 tane bahane almışlar, habire onları örnek diye gösteriyorlar ama boşuna bu gayretler.

    YanıtlaSil
  11. Mükemmel yazı olmuş diyerek yorum yapan arkadaş mukemmel yorum olmuş eline sağlık. Diğer yorum yapanlara gelince soyunuz tukendi saniyordum ama hala ortalıkta it gibi havlayacak cezareti olan tek tükleriniz kalmış demek. Kaybettiniz haydi ingiltereye...

    YanıtlaSil
  12. hislerime tercüman oldunuz
    bunca yıldır bu konudan rahatsız olmama rağmen ilk kez birinin bu konuda bir şeyler yazabildiğine tanık oldum
    Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  13. Çocukluğumuzdan bu ana kadar Kemal Sunal ile büyüdük. İzledik güldük. Amma bilerek amma bilmeyerek. Allah(cc) her kula akıl vermiş, düşün diye. Kemal Sunal düşünmemiş ise düşünmediğinin hesabını, biliyorsa her kelam ve hareketin toplum üzerindeki olumsuz sonuçların ceremesini ahirette çekecektir. Bize düşen yeni nesli çocukken okullarda özel dersler ile eğitmek ve aileleri de telkin etmek suretiyle Kemal Sunal gibi İslam düşmanlarının türediği medya sektörünün zararlarını en aza indirmek olacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kemal sunal mı islam düşmanıydı ne yazdığından haberin yok veya tanımıyosun kendisini Kemal sunal fanatiği adamım herhangi bi olumsuz durum yok din islam düşmanlığı verilmemiştir

      Sil
  14. İslama kimin ne kadar zarar verdiğini 15 Temmuz'da herhalde görmüşsünüzdür. Yillarca aynı muameleyi Aziz Nesin'e de yaptınız. Daha da ileri giderek Atatürk'e bile dinsiz diyen densizler oldu. Tarikatların,şıhların 100 yıl da geçse bu ülkeye zarar verebileceklerini öngörebilen Atatürk'ün bile köklü tedbirleri yetersiz kalmış ki,bu noktaya gelmişiz. Atatürkçü düşüncede olanlar, Aziz Nesin gibi düşünenler,Kemal Sunal filmlerinde gerçeğe parmak basanlar bu konularda hiç yanılmadı. Oysa sizin tüm bilgileriniz,öngörüleriniz yalan ve yanlış bilgilere dayanıyor. Bu kadar.

    YanıtlaSil
  15. Bir de Kemal Sunal filmlerinde kimi kahramanları hiç nanaz kılarken gormezmişiz,diye laf etmişsiniz. Sabah aksam namaz kilanlarin savunmasız insanların uzerine nasıl kurşun yagdirdigini gördük ama Aziz Nesin gibi ateistlerin vakiflarinda okuyan kimsesiz ogrencilerin bir tanesinin karincayi dahi incittigine dair bir haber duymadik. Buna ne dersiniz?

    YanıtlaSil
  16. "Kurban olam sakal sana
    Kimse güman etmez bana
    Gece kuzu kavurması
    Gündüz tespih çevirmesi"

    Adam geceleri kotun kuzu çalıp kavurur yer, gündüzleri de sakalını sıvazlar bu dörtlüğü okurmuş.
    Günümüzde çok şey değişmedi ve kutsal değerlerin ardına sığınarak "para" kazananlar sektör haline getirdi bu işleri.
    Birilerinin dini kullanarak hangi olumlu işleri yaptıklarını sıralasanız bile altında "para" çıkacaktır. Çünkü bugün parayı/pazarı paylaşma uğruna Fetulah Gülen'i gözden çıkaran bir iktidar ile yönetiliyoruz ve gün gelecek her şey açığa çıkacaktır. Asla aralarında sorun olmadığı da meydana çıktığında bu kez nelerin konuşulup yazılacağı değişmeyecektir. Çünkü alışmışlar vazgeçmezler cahiller var oldukça...
    Kemal Sunal'ın kişiliğine ulaşamayacağınız gerçeğini de unutmadan hareket etmeniz gerek.Çünkü birey/yurttaş değil ümmet gözüyle görüyorsunuz dünyayı. Oysa dünyada pek çok din ve ulus var, pek çok kültür var, pek çok insan var. Yalnızca sizin inandıklarınız yok. İnanmıyor ve zararlı görüyorsanız izlemezsiniz o kadar. Bilime, tekniğe, evrenselliğe yönelin,
    ibadetin gösteriş için olmadığını da kavrayın...

    YanıtlaSil
  17. Deniz Balaban, hoşuna gidenleri cevaplıyorsun, bizim eleştrileri hiç görmüyorsun. Zıt düşünceler korkutuyor sizi, yok sayarak kendi dünyanızda yaşayıp gidiyorsunuz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında bütün yorumları cevaplamaya çalışıyorum ancak iki türlü yorumlara karşılık vermek faydasız gibi görünüyor. 1. cevabı zaten üstteki yazıda mevcut olan yorumlar.
      2. çok fazla önyargı ve cehl-i mürekkep içeren yorumlar.

      sizin eleştiriniz hangisi onu belirtirseniz ve yukarıda zikr edilen sınıfa girmiyorsa ve cevaplamadıksa, o bizim hatamız özür dileriz.

      Sil
  18. Yazınızı akit gazetesinin linkine tıklayarak okudum gazetenin verdiği başlığın sizin yazınızın orijinal başlığı olmamasına çok sevindim çünkü Kemal Sunal'ın kardeşini tanıyorum aile yapılarını ve Kemal Sunal'ın yaşam biçimini az çok biliyorum ama buna rağmen bu yaşam biçimini sorgulamak yargılamak doğru bulmasamda (ölmüş olduğu için) şuan bana düşmez kendisi yaşasaydı görüşme imkanım olsaydı gider kendisine söylerdim. Kendi başlığınıza gelecek olursam hakaret yargılama vb olumsuz birşey içermeyen sadece bir tespit yazısı olduğu izlenimini veren güzel bir başlık olmuş. Yazınız gerçekten güzel bir noktaya parmak basmış ve hali hazırda aldığınız gibi çok ağır tepkiler alacağından korktuğu için birçok kişinin kaleme alamadığı bir konu üzerine alınmış sizi cesaretinizden dolayı tebrik ediyorum. Bu ülkede gerçekten artık düşünce özgürlüğünü tam anlamıyla yaşıyoruz ki şuan düşünce özgürlü yok diye veryansın eden bazı şahsiyet sorunu yaşayan insanların tamda yukarıdaki yorumlarda gördüğüm gibi size en ağır hakaretleri ederek hazımsızlıkları sebebiyle hem düşünce özgürlüğü kavramının canına okuyup hem de ülke diktatörlüğe gidiyor düşünce özgürlü kalmadı yaygarasını koparmaları gerçekten abesle iştigal. Yazınızda gerçekten güzel bir durum tespiti yapmışsınız olayı hakaret etmeden İNSANCA özetlemiş ve yeni nesilin bu ülkede yaşanan kara islam propagandalarını görmesine katkıda bulunmuşsunuz. Hatta o filmeleri izlerken çocuk yaşta hiç farketmediğimiz ama bilinç altımızın derinliklerine birer mesaj olarak giden bu kasıtlı çalışmaları şuan görüyoruz ki bunu bütün bu insanlıktan nasibini almamış ve ifade yetisinden yoksun hakareti olağan üstü bir kibirle eleştiri olarak sayan bazı vatandaşlara rağmen ortaya koymak dillendirmek yaymak gerçekten her düşünen akleden ve KURAN'I Kerim'in mesajını anlayan yaşayan bir müslümanın görevidir. Artık müslümanlar Kuran okuyor ve anlayabiliyor bu yüzden hem dini kullanıp insanların temiz duygularıyla alay edip hem de bunu islama müslümanlara fatura edenlerin düzenlerine artık kanmıyor. Bir cemiyette en çok şikayet eden problemleri en çok dile getirenler emin olun o problemin kaynağıdırlardır ki yaptıklarını böyle akıllıca saydıkları bir tutumla gizleyebilsinler. Yazınızdaki örneklere bir katkıda ben yapmak istiyorum ;Allah'ın en güzel isimlerinden olan çok affeden çok bağışlayan GAFUR ismi celilini bu arkadaşlar sidikli korkak sünnetsiz herkesin iğrendiği gerçek adı yadigar Ejder olan oyuncuya vermiştir ve etmedikleri hakaret kalmamıştır doktor civanım filminde... ( burada bazı arkadaşlar bu isimlerin Anadolu'da çok kullanılan isimler olduğunu gerçeklik katmak için kullanıldığını ifade etmişler ;) gülüyorum sadece eminim kendiniz bile bu kadar saf ve iyi niyetli değilsiniz.) karşısında ona meydan okuyan insanları iyileştirmek için doktor kılığına giren role verilen isim nedir sizce? KEMAL. ;) neden burada inek şaban ismini kullanmamışlar ? Neden salak rolü verdikleri şaban ismini kullanmamışlar da Kemal ismini kullanıyorlar? Bunların hepsi bir güzel tezgahlandı kurgulandı uygulandı ve pazarlandı bir grup düşünmezde bunları bir güzel yedi ve bir nesil öyle yetişti, müslümanlara sahtekar cahil hırsız damgası vuruldu insanlar müslümanlar yüzünden islamdan soğudu öyle müslüman olacağıma hiç olmam daha iyi diyerek az da olsa günahından vicdanı sızlayanlar kendilerini rahatlatırlar falan filan... Ama şükür ki artık İslamı kötü gösteren kötü anlatan kendini de iyi müslüman olarak niyeleyenlere de haddini bildirecek foyalarını kendi günahlarını gizlemek vicdanlarını rahatlatmak için değilde gerçekten Kuran için islam için Oray'a çıkaracak bir nesil yetişti bu ülkede ve hızla geliyor. Ortalığı yorum yapmak adına sadece "safsata" yazacak kadar fikirsiz olan yada eleştiriyi hakaretten ibaret olan bazılarına bırakmamak ve sizi tebrik etmek için bu yorumu yaptım... Düşünmeye irdelemeye gün yüzüne çıkarmaya devam edeceğiz ki yeni nesiller belli ön yargılara sıkışmış ve onlarla memnun olan bu cehli mürekkeplerden ayrılsın...

    YanıtlaSil
  19. Gerçekten çok enteresan ve bir o kadar sıkıntılı noktalara temas etmişsiniz. Biraz dahi makul sayılabilecek yorum veya yazı görünce şaşırır olduk neredeyse.

    Tabuların sorgulanıyor olması, haliyle çok ıstırap veren bir şey bazıları için. Umarım daha fazla "tabu"ya dokunuruz biz de.

    Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  20. Kemal sunal üzerinden prim yapmaya çalışmış dandik köşe yazarı adam sanıcak millette bu denizi Kemal Sunalın verdiği mesajlar tartışılmaz bir kalitededir senin gibi Boş boş yazılar yazan birisi değildi O anladınmı kuş beyinli

    YanıtlaSil
  21. Admin,"Kibar Feyzo" filminden yola cikarak,bir iki filme bakarak sanatci hakkinda genel yorum yapmak yanlis.
    70 yillarin(+18) filmlerinde oynayip 90 yillarda haci hoca evliya takilan artistlere yorumunuzu merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalplerin içini biz bilemeyiz. Adam "tövbe ettim, döndüm" diyorsa ve o işlere bulaşmıyorsa, inanmamak için bir sebep. Ama Sunal'da böyle bir şey yok, zaten böyle bir gayesi de yok. Her filmde İslamiyete geçir gitsin!

      Sil
  22. Eksiği var, fazlası yok. Az bile yazmışsın. Bu şaklabanın cemiyetin kültür yapısına verdiği zararı böyle 3-4 paragraflık yazıyla açıklayabilmek mümkün değil zaten. Orhan, Ferdi, Müslüm, bir de bu... toplumun ahlak seviyesini yerle yeksan eden mahşerin dört atlısı.

    YanıtlaSil
  23. Yeşilçam türk aile kültürüne neler yapmış dikkatli bakmak gerekli.
    Hababam da failettün ile hüsnü hocayla dalga geçildiğini zanneden zümre, ecdadına nasıl hakaretler yapıldığının farkında bile değiller.
    o kutsadığınız yeşilçam sinemanın büyülü gücüyle türk halkını ne kadar yozlaştırdığını isteyen akşam haberlerinden de izleyebilir.
    Kemal Sunal ın (Şaban) tüm filmlerini izlemiş biri olarak yazıyorum. Çoğu filmlerde de nerdeyse harfiyen repliklerini tekrarlarım. ama bu kemal sunal filmlerindeki din ve kültür ereyonunu görmemize engel değildir.
    Tokatçı daki düzenbaz yağmurcu hoca (yüzü meymenetsiz olan)
    Sakar şakir deki haramzade bakkal amcabey
    Feyzo daki hocayı herkes biliyor.
    Şark bülbül ündeki rüşvetçi şıh denen tipitip.
    Zübük teki dindar ritüelli siyasetçi zübükzade.
    Kanlı nigar daki babaları sübyancı agah efendi (hacı baba)
    Yani bunu daha uzatabilirim.
    Ama gerçeği görmemenin sebebi; tamamen kendi düşüncemdir, yıllardır eğitildiğimiz sistem ve sinema ve insanları etkileyen kişilerin ustaca kişilerden seçilmesi , genelide kökenlerine baktığınızda diğer toplumlara mensup kişiler yada onları kutsayanlardan oluşması.
    Gayrimüslim birisi bunları hoş görebilir fakat bir müslüman, tabi olduğu dini bu kadar aşağılayacaklar ve sende sanat v.s. diyeceksin.
    Başka bir örnek ise filmlerde tamam islami kişiler ve kurumlar hep düzenbaz , ama ne yazık ki şuan günümüzde de çok sayıda haber de manşet olarak görülen diğer kesimlerle ilgili sahneler yoktur.
    yani biraz daha objektif bakarsak farklı durumları da kavrayabiliriz.

    Kimsede kızmasın yazdıklarıma.

    Editöre katılıyorum.
    Kalın sağlıcakla.


    YanıtlaSil
  24. Kemal kalbi tertemiz gariban babası temiz yürekli pırlanta gibi bir insandı.Benim baba tarafında hemşehrimdir.O da kapatmalıydı.Adam iriç tutmaz namaz kılmaz size ne din düşmanı da değildi.Münúr özkütle oturduğu evi kemal sunal aldı bir adamın yüzüne bakın ne olduğunu anlarsınız kemal sunal da ailesi de tertemiz insanlardır kemal sunalı eleştirmeyi bırakın da kendinize bakın kemal sunal bir kere insan evladıydı

    YanıtlaSil
  25. Kemal Sunal'ın filmlerindeki çıkarcı rüşvetçi tipler Anadolu'da var mı yok mu? Var. Herkes sütten çıkmış ak kaşık olsa zaten İslam dünyası bu halde olmazdı. Baştan sona gereksiz bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil

Yorumunuz için teşekkürler! Hakaret küfür olmazsa ne kaa guzel olur!