Türkiye, 2002 yılından bu yana, çok değişik bir zaman dilimi geçiriyor. İleride bir sürü araştırmalara ve tezlere konu olacak, hakkında cilt cilt kitaplar yazılacak, çeşitli analizlerle masaya yatırılacak bir tarihi yaşıyor.
Asker arkada bekliyor... 28 Şubat Darbesi adım adım geliyor |
"Kaybedenler Kulübü"nün müdavimleri! |
Herhalde hiç kimse bu ülkenin ayağa kalkacağını, atağa geçeceğini düşünmemişti 21. yüzyılın başında. Ancak Türkiye, çok enteresan ve gerçekleşmesine pek de ihtimal verilmeyen bir süreçten geçerek, 2002 yılının Kasım ayında, ülkeyi uzun bir süre tek başına idare edecek bir hükumete kavuştu. "Muhtar dahi" olamayacağı dalgalarına konu olan, İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, hiç şüphesiz bu sürecin mimarı ve lokomotifi oldu.
Bir döneme damgasını vurmuş manşet ve ara başlığı: "Muhtar bile seçilemez" |
Milli Görüş'ten kopma ve atılıma geçme zamanı |
1. Vefa: Tayyip Erdoğan'ı, yaşadığı zorlu zamanlardan bugünlere taşıyan sıfatlardan birisi vefa. Kendisi, "İstanbul'da bir semt adı" olarak hayatını idame ettirmeye çalışan ve "maddi"leşmenin pençesinde kıvranan bu asil duyguya sahip çıktı. Erdoğan, kendisini zorlu zamanlarında yalnız bırakmayıp destekleyen ve hiçbir maddi karşılık beklemeden yardımcı olan zevata, sonraki hayatında destek oldu ve en yakınında bulundurdu. Bu asil hareketin en mühim neticesi, hapishaneye düşen ve siyasi hayatı bitti gözü ile bakılan bir kişinin, etrafındaki insanları daha iyi tanıma fırsatı vermesidir. Nitekim Erdoğan da öyle yaptı ve etrafına, güvenebileceğini bildiği kimselere aldı.
2. İstişareye Verdiği Ehemmiyet: Tayyip Erdoğan, mühim bir sünnet olan "meşveret"e gösterdiği önem ile tanınır. Kendisi, herhangi bir konunun uzmanlarını ve görüşlerine güvendiği kişileri dinler, görüşlerini alır ve kararını, beliren "ortak akla" göre verir.
3. Sözünde Durmak: En basit haliyle, haber bültenlerinde dahi bazen denk geldiğimiz bir olaydır. Erdoğan, bir aileye, özürlü bir gence ya da yoluna çıkan herhangi birine söz verir. Buraya kadarı, eski tip siyasetçilerde görmeye alışık olduğumuz bir durum ama bundan sonrası, yani verilen sözde durup, onca iş gücün ortasında, verdiği sözü yerine getirmek her babayiğidin harcı değildir. Şimdilerde herhangi bir genç, bir şekilde Tayyip Erdoğan'dan ziyaret ya da başka bir şey sözü almışsa, bunu rahatlıkla her yerde dile getirebiliyor çünki gerçekleşmesi (normal şartlar altında tabi ki) muhakkaktır.
4. Sadakat: Vefa ile kol kola gider bu haslet. "Vefakar"lığı başaran Erdoğan, sadakat konusunda da başarılıdır. Hem sadece güvendiği insanlara değildir sadakati, hem inancına hem de milletinedir. Ve bilmem söylemeye gerek var mı; sarsılmaz bir sadakattir.
5. Kararından Dönmemek: Zamanın ehilleri ile yapılan istişarenin ardından gelen en mühim olay, meşveret edilen konunun hayata geçirilmesi ve bu alınan karardan dönülmemesidir. Recep Erdoğan'da sıkça gördüğümüz bu haslet, başarısındaki temel kilometre taşlarından biridir. Herkes bilir ki, Erdoğan bir şeye karar kıldı mı mutlaka sonuna kadar gider.
6. Olaylara Realist Bakışı: En son ve çok basit haliyle, iPhone 6 hakkında söylediği sözleri bir düşünün. Tamamı doğru ve ayağı yere basan ifadeler. Aynı doğrultuda, Twitter ile alakalı daha önceki açıklamalarında, aynı gerçekçi bakışı görebiliyorsunuz. Tayyip Erdoğan, ondan önceki bir sürü lider gibi, hayallerin peşinden koşmaz ve kimseyi koşturmaz... eğer "hayal" gibi görünen bir şeyin peşinden gidiyorsa da, bilin ki o "şey", bir süre sonra gerçek zemine temas edecek demektir.
7. Samimiyet: Kendinden önce gelmiş geçmiş yığınla siyasetçi ve idareciden, kendisini ayıran vasıflardan biridir. Aslında, yozlaşmamış ve bozulmamış bir "Karadenizli" samimiyetidir bu. "Anadolu insanı"nı peşine takıp sürükleyen ve aldatılmaktan, sahte gülücük dağıtan "maskeliler"den bıkmış insanlara,"güven" duygusunu tekrar aşılayan bir karşı tarafta hemen karşılığını bulabilen bir samimiyettir bu!
Devamı şuradan:
Bu yazının video olmuş hali ise şurada: