Read more: http://www.bloggerdersleri.com/2012/06/blogger-meta-tag-ayarlari.html#ixzz3CwTYFEk2 şöyle garip bencileyin: nazi soykırımı Follow my blog with Bloglovin
nazi soykırımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nazi soykırımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2025 Pazartesi

Aryanlaştırma: Nazi Almanyası'nda Yahudi Mülklerinin Gaspı ve Sosyal Dışlanma

Aryanlaştırmanın Tanımı ve Tarihi Arka Planı

     Aryanlaştırma (Almanca "Arisierung"), Nazi Almanyası'nda 1933'ten 1945'e kadar Yahudilere ait mülklerin sistematik olarak gasp edilmesini ve Yahudi olmayan ("Aryan" olarak nitelendirilen) fertlere, şirketlere veya doğrudan devlete devredilmesini ifade eden bir tabir. Bu vetire, Yahudilere ait ekonomik işletmelerin "Aryan" mülkiyetine geçirilmesini hedeflemiştir. Nazi rejiminin iktidara gelmesiyle 1933 yılında Almanya'da başlayan bu politika, Holokost ile birlikte son bulmuştur.   

     Bu şümullü mülksüzleştirme, Nazi rejiminin temelini oluşturan ırkçı ideolojinin ve antisemitizmin doğrudan bir tezahürüydü. Naziler, kendilerini "Aryan" ırkının mensubu olarak tanımlayarak, bu ırkı kendi ırk hiyerarşilerinin zirvesine, yani "üstün ırk" konumuna yerleştirmişlerdir. Bu idealize edilmiş "Aryan" imajı, propaganda yoluyla sürekli olarak yüceltilmiştir. 

Yahudileri boykot!

 

     Bunun tam aksine, Yahudiler, Naziler tarafından dini bir grup olarak değil, biyolojik olarak aşağı ve "değersiz" bir ırk olarak tanımlanmıştır. Onlar, diğer tüm ırklardan daha aşağıda, hatta "asalak bir ırk" olarak görülmüşlerdir. Bu kafa yapısı, Yahudilerin Almanya'daki varlığının Alman halkı için temelden bir tehdit oluşturduğu ve bu nedenle ortadan kaldırılmaları gerektiği fikrini beslemiştir. Aryanlaştırma, Yahudileri Alman toplumundan ve ekonomisinden tamamen dışlamak, onları fakirleştirmek ve hatta nihayetinde fiziki olarak yok etme hedefine hizmet eden merkezi bir vasıta haline gelmiştir.   

     Aryanlaştırmanın temel gayesi, Yahudileri Almanya'nın ekonomik ve sosyal yaşamından tamamen çıkarmak ve mülklerini "Aryan" Almanlara aktarmaktı. Bu, hem Yahudi nüfusunu zayıflatmayı hem de Nazi rejimine mali kaynak sağlamayı hedefleyen çift yönlü bir stratejiydi.

     Nazilerin "Aryan" ırkının üstünlüğü ve "Yahudi ırkının" parazit olduğu yönündeki inancı, sadece fiziki mülklerin gaspıyla sınırlı kalmamıştır. Bu ideoloji, aynı zamanda entelektüel ve kültürel mülkiyete de el konulmasına yol açmıştır. Eğer Yahudiler "asalak" ve "tehdit" olarak algılanıyorsa, onların sadece ekonomik varlıkları değil, aynı zamanda kültürel ve entelektüel katkıları da "saf" Alman kültüründen arındırılması gereken bir "kirlilik" olarak değerlendirilmiştir. Bu durum, Nazilerin kontrol ve "arındırma" arzusunun ekonomik sınırları aşarak içtimai ve kültürel yaşamın her alanına yayıldığını göstermektedir. Bu toptan yaklaşım, Aryanlaştırmanın sadece bir ekonomik gasp olmadığını, aynı zamanda Yahudi kimliğini ve mirasını cemiyet hafızadan silmeyi hedefleyen totaliter bir kültürel katliamın da parçası olduğunu ortaya koymaktadır. 

Aryanlaştırma Hadisesinin Aşamaları: Gönüllüden Zorunluya

      Aryanlaştırma vetiresi, iki ana ve belirgin aşamada gerçekleşmiştir. Bu aşamalar, Nazi rejiminin Yahudilere yönelik baskısının zaman içinde nasıl kademeli olarak arttığını ve nihayetinde tam bir zorlamaya dönüştüğünü göstermektedir.

1. 1933-1938 Dönemi: "Gönüllü Aryanlaştırma" ve Baskı Mekanizmaları

     Bu ilk aşama, 1933'ten 1938 yazına kadar sürmüştür. Bu dönemde Nazi Almanyası, zaten ekonomik ve içtimai ayrımcılığa maruz kalan Yahudi iş adamlarını ve işletmelerini "gönüllü" olarak, ancak radikal bir şekilde düşük fiyatlarla satmaya teşvik etmiştir. 1933'ün başlarında Almanya'da yaklaşık 100.000 Yahudi işletmesi bulunmaktaydı; bunların yaklaşık yarısı giyim veya ayakkabı satan küçük perakende mağazalarıydı. Geri kalanlar ise farklı büyüklükte fabrika veya atölyeler ya da avukat, doktor ve diğer çeşitli profesyonellere ait ofislerdi.   

     Naziler, bu "gönüllü" satışları hızlandırmak için çeşitli yıldırma taktikleri kullanmıştır. Müşteriler taciz edilmiş, Yahudi işletmelerine karşı boykotlar uygulanmış ve kamu kurumlarının Yahudi işletmelerinden alışveriş yapması yasaklanmıştır. Propaganda, boykotlar ve kanuni düzenlemelerin birleşimiyle oluşan Nazi tazyiki, 1938 yılına gelindiğinde Yahudilere ait işletmelerin yaklaşık üçte ikisinin kapanmasına veya Yahudi olmayanlara satılmasına neden olmuştur. 1933'te var olan 50.000 Yahudi mağazasından 1938'de sadece 9.000'i kalmıştır. Genellikle göç etmekten veya batmakta olan bir işletmeyi satmaktan başka çaresi kalmayan Yahudi sahipleri, işletmelerinin gerçek değerinin yalnızca yüzde 20 ila yüzde 30'u gibi düşük satış fiyatlarını kabul etmek zorunda kalmışlardır. 1933 Nisan'ından 1938 Nisan'ına kadar Yahudilere ait işletmelerin yaklaşık üçte ikisi bu sürede el değiştirmiştir.   

     İlk aşama "gönüllü Aryanlaştırma" olarak adlandırılsa da, Yahudi iş adamlarının maruz kaldığı ekonomik ve sosyal ayrımcılık, boykotlar, tacizler ve işletmelerin gerçek değerinin sadece %20-30'u gibi düşük fiyatlarla satılmaya zorlanması , bu "gönüllülüğün" ağır bir baskı ve cebir altında gerçekleştiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu "gönüllülük" maskesi, Nazi faaliyetlerine meşruiyet kazandırma ve milletlerarası eleştirilerden kaçınma çabası olarak yorumlanabilir. 

2. 1938 Sonrası: "Zorla Aryanlaştırma" ve Kristallnacht'ın Tesiri

     Aryanlaştırma, 9-10 Kasım 1938'deki ülke çapında yaşanan şiddetli pogromlar (Kristallnacht) sonrasında ikinci ve çok daha zorlayıcı aşamasına girmiştir. Kristallnacht'ın hemen ardından, Nazi devleti Yahudilerin ülkedeki çoğu ekonomik faaliyeti yürütmesini yasaklayan yeni düzenlemeler çıkarmıştır. Rejim, kalan her Yahudi işletmesine, derhal zorla satışını denetlemek üzere Yahudi olmayan bir kayyum (Treuhänder) atamıştır. Bu zorunlu hizmet için kayyumun ücreti genellikle satış fiyatından sadece biraz daha azdı ve eski Yahudi sahipleri tarafından ödeniyordu.   

"Kristal Gece"den bir kare!

     12 Kasım 1938'de çıkarılan "Yahudilerin Alman Ekonomik Yaşamından Dışlanmasına İlişkin Talimatname" (Verordnung zur Ausschaltung der Juden aus dem deutschen Wirtschaftsleben) ile kalan tüm işletmeler Yahudi olmayan sahiplere devredilmiş ve gelirlerine el konulmuştur. Bu talimname, Yahudilerin iş yöneticisi olarak görev yapmasını yasaklayarak, Yahudi sahiplerini "Aryan" vekiller atamaya zorlamıştır. Bu vekiller, genellikle parti tarafından desteklenmiş ve kısa süre içinde tüm işletmenin kontrolünü ele geçirmişlerdir. 3 Aralık 1938'de Yahudi taşınmaz mallarının değeri en düşük seviyede dondurulmuş, değerli eşya ve mücevherlerin sadece devlet ofisleri aracılığıyla satılmasına izin verilmiştir. Kristallnacht sonrası durumun tamamen zorunlu hale gelmesi , rejimin artık "gönüllülük" kılıfına ihtiyaç duymadığını göstermektedir. 

Kanuni Çerçeve ve Temel Kararnameler

     Aryanlaştırma süreci, Nazi rejiminin Yahudileri resmi ve iktisadi hayattan dışlamak için çıkardığı kapsamlı bir kanuni ve idari çerçeve ile desteklenmiştir. Bu emirler, Yahudilerin haklarını adım adım ellerinden almayı ve mülklerini gasp etmeyi amaçlamıştır.

Erken Dönem Yasaları ve Dışlama

     1933'ten itibaren yürürlüğe giren "Aryan paragrafı" ve daha sonra Nürnberg Yasaları vasıtasıyla Yahudiler resmi yaşamdan büyük ölçüde dışlanmıştır. "Mesleki Kamu Hizmetinin Restorasyonu Yasası" (7 Nisan 1933) gibi ilk yasalar, Yahudileri memuriyet ve muallimlik gibi amme sektörü işlerinden uzaklaştırmıştır. Bu kanun, Nazi Almanyası'ndaki ilk antisemitist yasa olarak kabul edilir. Yahudi avukatlar, barodan ihraç edilmiş, çiftlik sahibi olmaları engellenmiş ve tıp/hukuk mesleklerindeki faaliyetleri kısıtlanmıştır.   

Nürnberg Yasaları (15 Eylül 1935)

     Çıkan kanunlar, Nazi ırk teorilerini resmileştiren ve Yahudilerin statüsünü belirleyen temel düzenlemeler olmuştur. "Reich Vatandaşlık Yasası" Yahudileri Alman vatandaşlığından çıkarmış, onları siyasi haklardan mahrum bırakmıştır. "Alman Kanını ve Alman Onurunu Koruma Yasası" ise Yahudiler ile "Alman veya Alman kanıyla ilişkili" kişiler arasındaki evlilikleri yasaklamıştır. Bu kanunlar, Yahudilerin Alman toplumundan resmi olarak ayrılmasının mühim bir adımıydı ve onların ekonomik dışlanması için zemin hazırlamıştır.   

Varlık Kayıt ve Gasp Düzenlemeleri

     26 Nisan 1938'de Yahudilerin 5.000 Reichsmark üzerindeki tüm mahalli ve yabancı mülklerini ve varlıklarını bildirmeleri zorunlu kılınmıştır. Bu düzenleme, Nazilerin Yahudi mülklerinin kapsamı hakkında kesin veri elde etmelerini sağlamıştır. 14 Haziran 1938'de İçişleri Bakanlığı tüm Yahudi işletmelerinin kaydını emretmiştir. 1 Ocak 1938'den itibaren Alman Yahudilerinin işletme ve ticaret yapmaları, mal ve hizmet sunmaları yasaklanmıştır.   

Kristallnacht Sonrası Yasalar

     9-10 Kasım 1938 pogromlarının ardından, Yahudilerin çoğu ekonomik faaliyeti yürütmesini yasaklayan yeni düzenlemeler çıkarılmıştır. 12 Kasım 1938'de "Yahudilerin Alman Ekonomik Yaşamından Dışlanmasına Dair Talimname" (Verordnung zur Ausschaltung der Juden aus dem deutschen Wirtschaftsleben) yürürlüğe girmiş, kalan Yahudi işletmeleri Yahudi olmayanlara devredilmiş ve gelirlerine el konulmuştur. 3 Aralık 1938'de Yahudi taşınmaz mallarının değeri en düşük seviyede dondurulmuş, kıymetli eşya ve mücevherlerin sadece devlet ofisleri aracılığıyla satılmasına izin verilmiştir.   

Ad ve Pasaport Düzenlemeleri

     17 Ağustos 1938'de "Ad ve Soyadı Değişikliği Kanunu" ile Yahudi erkeklerin "Israel", kadınların ise "Sara" adını ikinci ad olarak eklemeleri mecburi kılınmıştır. Bu, Nazi yetkililerinin Yahudi başvuru sahiplerine entelektüel mülkiyet tescil ve yenilemelerini reddetmesini kolaylaştırmıştır. 5 Ekim 1938'de Yahudilerin pasaportları geçersiz kılınmış ve göç etmek isteyenlere "J" (Jude - Yahudi) harfi damgalı pasaportlar verilmiştir.


Ekonomik Taraf: Mülk Gaspı ve İktisadi Mekanizmalar    

Maddi Cezalar

     Nazi rejimi, Yahudileri ekonomik olarak sömürmek için çeşitli finansal vasıtalar ve cezalar kullanmıştır:

  • "Uçuş Vergisi" (Reichsfluchtsteuer): Almanya'dan göç etmek isteyen Yahudiler, mülklerinin çoğunu devlete bırakmak zorunda kalmış ve fahiş bir "Uçuş Vergisi" ödemekle yükümlü tutulmuşlardır. Bu verginin maksadı, Yahudi veya siyasi mültecileri mülklerinden mahrum bırakmak ve aynı zamanda Alman para veya mallarının yurt dışına çıkışını engellemekti.   

  • Bir Milyar Reichsmark Para Cezası: Kristallnacht'ın ardından Hermann Göring, Almanya'daki Yahudi nüfusuna bir milyar Reichsmark (RM) para cezası dayatmıştır. Bu, 5.000 RM'nin üzerinde varlığı olan her Yahudi vergi mükellefinden doğrudan alınan kişisel bir vergiydi.   

  • Sigorta Ödemelerinin Gaspı: Devlet, pogrom sonrası mülk onarımlarından mesul tutulan Yahudi mülk sahiplerine ödenmesi gereken tüm sigorta ödemelerine el koymuştur.   

  • Bloke Hesaplar: Cezalar ve ek vergiler ödendikten sonra kalan tüm fonlar, Nazi devleti tarafından sıkı bir şekilde denetlenen Alman bankalarındaki bloke hesaplara yatırılmıştır. Sahipler, bu hesaplardan sadece yaşam giderleri için gereken asgari aylık bir miktar çekebiliyordu. Savaş sırasında bu bloke hesaplardaki kalan paralara tamamen el konulmuştur.   

Gasp Edilen Varlıkların Nazi Ekonomisine Katkısı

     Yahudi nüfusundan el konulan mülkler ve değerli eşyalar, büyük ölçekli silah üretimi için fon sağlamanın bir yolu olarak kullanılmıştır. Satışlardan elde edilen kârın bir kısmı Hermann Göring'in başında bulunduğu Dört Yıllık Planlama Ofisi'ne aktarılmıştır. Nazi Ekonomi Bakanı Walter Funk, 1938'e kadar Yahudi mülklerinden iki milyon mark değerinde gasp yapıldığını belirtmiştir.   

Sosyal ve Kültürel Dışlanma

Kamusal Hayattan ve Mesleklerden Dışlanma

     1933'ten itibaren "Aryan paragrafı" ve Nürnberg Yasaları, Yahudileri Almanya'daki resmi hayattan büyük ölçüde dışlamıştır. Yahudiler, memuriyet ve öğretmenlik gibi kamu sektörü işlerinden uzaklaştırılmıştır. Yahudi üniversite öğretim üyeleri, birçok Alman üniversitelerinden çıkarılmıştır. Yahudi çalışanlar işten atılmış, serbest meslek sahiplerinin kendi mesleklerini icra etmeleri yasaklanmıştır. 1933'te Yahudilerin Reich Kültür Odası üyeliği yasaklanmış, bu da onların radyo veya tiyatrolarda çalışamayacakları, resim veya heykel satamayacakları anlamına gelmiştir. 

Entelektüel Mülkiyetin Gaspı ve Kültürel Sansür

     İşletmeler ve ferdi mülklerin gaspının bir parçası olarak, Yahudi kişilerin entelektüel mülkiyetlerinden (patentler, telif hakları) faydalanma kabiliyetleri de ciddi şekilde kısıtlanmıştır. Kültürel eserlere el konulmuş, hatta düzenlenmiştir. "Aryanlaştırma" tabiri bazen Yahudi ilim insanlarının ve kültür sektöründe çalışanların dışlanması ve kültürel gasp bağlamında da kullanılmıştır. Mesela, Gustav Klimt'in Adele Bloch-Bauer Portresi gibi Yahudi insanları tasvir eden eserinin ismi, Yahudilikle bağını kesmek için "Altınlı Kadın" olarak değiştirilmiştir.   

Kilisenin Tesiri

     Aryanlaştırmanın sosyal ve kültürel kısımlarının uygulanmasında çeşitli içtimai aktörlerin de dahli olmuştur. Kamu "Landessippenämter" (eyalet töre ofisleri) başkanları, özellikle Protestan papazlar ve Evanjelik Lüteriyen Kilisesi, "Aryan delili" araştırmalarında ve Nazi ırk politikasının ideolojik propagandasının uygulanmasında önemli rol oynamıştır.


İşgal Edilen Topraklardaki Durum

     Aryanlaştırma vetiresi, Nazi Almanyası ile sınırlı kalmamış, Mihver devletlerine ve işgal altındaki topraklara da yayılmış, böylece Avrupa çapında bir Yahudi mülksüzleştirme ağı oluşturulmuştur. 

Avusturya

     12 Mart 1938'de Avusturya'nın Üçüncü Reich'a ilhakı (Anschluss) sonrasında, Avusturyalı Yahudiler yağmalanmış ve binlerce mülk Aryanlaştırma yoluyla ele geçirilmiştir. Eduard Steiner'e ait Wiener Riesenrad gibi önemli simge yapılar Aryanlaştırılmış ve sahipleri öldürülmüştür. Büyük bankalardan en küçük aile işletmelerine kadar tüm Yahudi işletmeleri gasp edilmiştir. Nazi örgütü Vugesta, gasp edilen Yahudi varlıklarının elden çıkarılmasında kilit rol oynamıştır.   

Fransa

     Vichy Fransası'nda Aryanlaştırma, 18 Ekim 1940 tarihli Nazi talimnamesini müteakiben 22 Temmuz 1941 tarihli Fransız devleti yasasıyla yönetilmiştir. Bu dönemde 10.000 ila 35.000 arasında Fransız işletmesinin Aryanlaştırıldığını bildirilmektedir. Galeries Lafayette gibi büyük ve küçük işletmeler ile sanat galerileri Yahudi olmayanlara devredilmiştir.   

İtalya

     Temmuz 1938'de İtalyanların Aryan ırkının soyundan geldiğini ilan eden Irk Manifestosu yayınlanmıştır. Ekim 1938'de ise İtalya Krallığı'nda Yahudileri, İtalyan vatandaşlığından ve devlet/mesleki pozisyonlardan mahrum bırakan Irk Yasaları yürürlüğe girmiştir.

Romanya

     Romanya'da Aryanlaştırma siyaseti, vergiler ve doğrudan müsadere yoluyla teşvik edilmiştir.

Slovakya

     Slovakya'da 1940'tan 1942'ye kadar, iki binden fazla Yahudi işletmesi tasfiye edilmiş, geri kalanları ise Yahudi olmayan sahiplere devredilerek "Aryanlaştırılmıştır".   

   

Fakirleşme ve Mecburi Göç

Yoksulluk ve Mülksüzleşme

     Aryanlaştırma, Yahudi toplumunu sistematik olarak yoksullaştırmıştır. İşletmelerin değerinin çok altında satılması, fahiş vergiler ve cezalar, sigorta ödemelerine el konulması ve bloke hesap uygulamaları, Yahudilerin tüm mal varlıklarını kaybetmelerine neden olmuştur. Bu durum, Yahudilerin ekonomik istiklalini tamamen ortadan kaldırmış ve onları rejimin insafına bırakmıştır. Almanya'dan göç eden Yahudilerin mülklerinin çok küçük bir kısmını yanlarında götürebildikleri açıktır.   

Zorunlu Göç ve Engeller

     Aryanlaştırma, Yahudileri Almanya'dan göç etmeye zorlamış, ancak aynı zamanda bu göçü finansal olarak imkansız hale getirmiştir. "Uçuş Vergisi" gibi ağır vergiler, Yahudilerin ülkeden ayrılmadan önce mülklerinin çoğunu devlete bırakmalarını gerektirmiştir. Yoksullaşma, birçok Yahudi'nin göç için gerekli maddiyata sahip olmasını engellemiştir.     

Netice

     Başlangıçta "gönüllü" gibi gösterilen ancak aslında ağır baskı ve yıldırma taktikleriyle yürütülen bir aşamayla başlamış olan Aryanlaştırma siyaseti, Kristallnacht pogromlarının ardından ise tamamen zorunlu bir mülksüzleştirme ve dışlama politikasına dönüşmüştür. Nazi rejimi, bu politikayı sürdürebilmek için, Yahudilerin her alanda kendilerini müdafaa edemeyecek duruma getirmiştir. Ekonomik ve sosyal alanlarda, sistematik olarak sürdürülen bu politika, Almanya hudutlarını da aşarak, işgal altındaki Avrupa'ya da yayılmıştır.

     Netice olarak, Aryanlaştırma, Yahudilerin ekonomik, sosyal ve kültürel olarak tamamen tecrit edilmesini hızlandırmakla birlikte, bir yandan Holokost'un finansal ve lojistik altyapısını oluştururken, diğer yandan da Yahudilerin direncini kırmayı hedeflemiştir. Dolayısıyla, Holokost'un öncüsü olarak tarihte yerini almıştır.