Özellikle son yüz senedir din düşmanlarının en çok ümit bağladığı konulardan biri Evrim. Birkaç amatör ve bilimsel yaklaşımdan uzak kimsenin önderliğinde, sanayi devriminin, Hristiyanlığın Batılıların hayatından el etek çekmesi (dolayısıyla Ateizmin revaç bulması) ve Materyalist felsefenin çeşitli zuhurlarının uygun ortam bulması ve üç aşağı beş yukarı aynı yolun yolcusu olması, evrim teorisinin neşvü nemâ bulmasına sebebiyet verdi.
Evrim, Vikipedi denilen modern ve online ansiklopedide, “biyolojide canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanma sürecidir” diye açıklanmış ve “Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve dünyadaki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırdedilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur” diye devam edilmiş. Aslında gayet masum gibi görünen bu açıklamanın evveliyatına gidelim:
Gözün yapısını gördükçe tepesi atan biyolog Charles Darwin |
Peki maksat neydi? Neden bu kadar gayet aklı başında ve çağdaş görünen insanlar bu teoriye ve ne olup bittiğinden habersiz “maymun”lara sarıldılar. Cevabı da yazmaya çalışalım:
Kendine "fen adamı" süsü vermiş kompleksli birisi kalkıp da "canlıların yapı taşı olan hücre, milyonlarla veya milyarlarla sene evvel denizlerde kendi kendine var olup, zamanla deniz bitkileri ve deniz hayvanları, sonra da kara hayvanları ve en nihayet insan haline dönüşmüştür. İlk insanlar cahildi, mağaralarda yaşıyordu, dabağlanmamış deriden paçavralara sarınıyordu, insanlık sıfırdan gelişti... Taş Devri, Tunç Devri..." diyorsa, bu açıkca ilk insanın Hz. Adem olduğunu inkar etmektir ve Kur'an-ı Kerim ve diğer mukaddes kitapların palavra olduğunu ve o ilk hücreyi yaratan bir Yaratıcı olmadığını iddia etmektir. İslamiyet ve diğer semavi dinler, ilk insanın balçıktan yaratıldığını defaatle ve kesin olarak bildiriyor. buna inanmak “zaruriyat-ı dinden”dir. Kısacası, İslamiyet’in (ve dolayısıyla bozulmamış haliyle bütün Semavi dinlerin) bu konudaki kırmızı çizgileri şunlardır:
1. "İlk canlı denizde veya başka yerde tesadüfen oluşmuştur" demek. Ne bilim ne de din böyle bir "mükemmel tesadüf"ü kabul eder!
2. "Türler arasında geçiş vardır" ve hatta daha da alakasızı "insan hayvandan gelmiş ve gelişmiştir" demek.
Meşhur "işte maymundan geliyoruz" şeması |
Dinimiz, bitkilerin ve hayvanların ne şekilde yaratıldığını bildirmiyor. İlk yaradılıştan sonrası, ister denizlerde tesadüfen, isterse de başka türlü meydana gelsin, bunlar islamiyete zarar vermez, bilakis kuvvetlendirir.
Son yıllarda, bu Evrim teorisinden nemalananlar kısmına yepyeni bir katılım oldu... ama Evrimcilerin karşısına geçerek (olayın içyüzü tam bilemeyenler için en azından böyle görünüyor). Türlerin kendi içindeki gelişmelerini kabul etmeyen, bitki ve hayvanların yaratılması hadisesini kafasına göre yorumlayan, ilk yaratılışı kabul edip, geri kalan teferruatta İslamiyetin ihtilaf etmediği mevzularda sıkıntısı olan ve bu konuları, önyargısız bir şekilde idrak edecek kapasiteden yoksun kimseler, güya "dini" savunuyor gibi görünüp, kendilerince gündem oluşturmaya çalıştılar ve nereden geldiği belli olmayan maddi yardımlarla, kuşe kağıda baskılı, mükemmel görünümlü atlaslar, kitaplar, broşürler bastırdılar ve her yere dağıttılar.
Evrim Teorisi ve İslamiyet ile alakalı kısa bir animasyon da mevcut: