İslam ülkeleri diye geçinen memleketlere bir göz atmadan evvel, bugün İslam dünyasını oluşturan 3 ana kısmı ele almak lazım:
1. Ehl-i Sünnet veya Sünniler: Ehl-i İslam'ın yarısından fazlasını oluşturan ve "Ortodoks" olarak da adlandırılan akımdır. Ehl-i Sünnetin aslına en yakın yaşandığı ve uygulandığı yer olarak Türkiye'yi söylesek herhalde ayıp kaçmaz.
2. Şiiler: Bayraktarlığını ve propagandasını İran'ın yaptığı akım.
3. Vahhabiler: Kendilerini gizlemek için kendilerine "Selefi" denilmesini isteyen ve özellikle Suudi Arabistan sponsorluğundaki akımdır.
Bu üç ana kola, son 150 sene içerisinde ortaya çıkardığı reformcularla katılmak isteyen bir de Mısır var tabi.
Şimdi bu ülkelerden bazılarının "İslam" anlayışlarına biraz daha yakından bakalım:
Türkiye: Çok dağınık, bazen de birbirlerine muhalefet eden cemaatleşmeye ve ara sıra kıpırdatılan reformcu hareketlere rağmen, taa hicri 2. asırda kitaplara geçirilmeye ve kalıpları belirlenmeye başlayan "Ehl-i Sünnet vel Cemaat" (yani Resulullah Efendimizin sünnetine ve O'nun Eshabının icmaına tam olarak uyanlar) mezhebinin aslına en uygun bir şekilde yaşatıldığı ülkelerden biridir. Bunda köklü bir Sünni-Hanefi (Osmanlı Devleti) gelenekten geliyor olmanın da büyük etkisi var tabi. Hem Batıya daha yakın ve daha açık hem de Sünni gelenekten geliyor olmanın Türkiye'ye kattığı bir diğer şey ise, modern çağın gereksinimleri ve getirdikleri ile baş etme ve sindirmede (nispi de olsa) kolaylık sağlamasıdır.
Devrimin kaymağını yiyen Rafızi Humeyni |
Örtülü! ve estetik kaygılı çağdaş İran kızları |
Atina'da içki ve fuhşa dalan Kral Suud bin Abdülaziz |
Her sene akan umre paraları ve fışkıran petrol sayesinde rejim, resmi ideolojisini bütün dünyaya yaymakta hiçbir maddi sıkıntı çekmiyor. Yaldızlı, güzel ciltli kitaplar ve Suud üniversitelerinde okumuş, bol maaş ve malla satın alınan "allame"ler, "Selefi"lik diye zekice kılıf giydirilmiş Vahhabiliği durmaksızın bütün dünyaya yayıyor. Bu ülkenin, ansiklopedi ve diğer çok sağlam internet bilgi kaynaklarında mezhebinin "Sünni" görünmesi işte bu azimli çalışmanın bir neticesidir.