Bosna-Hersek deyince ben kötü oluyorum arkadaş! 1992-1995 arasında cereyan eden o vahşet gözümde canlanıyor, kan beynime sıçrıyor! Ancak yanlış anlamayın, sadece Sırplara kızmıyorum, en az onlar kadar hatta daha fazla Boşnaklara kızıyorum! Neden mi? Çünki Bosna coğrafyası, Müslümanların yozlaşıp, gayri müslimlerle ihtilatının yani karışmasının (Balkanların genelinde de hakimdir bu durum) ne gibi kanlı neticeler verebileceğinin kanıtıdır. Ait olduğunu iddia ettiği kültür ve geleneğe sırt çeviren, Sırp ve diğer unsurlara şirin görüneceğiz, iyi geçineceğiz diye kimliğini unutan ama karşısındakiler tarafından asla unutulmayan bir kimliktir.
Neyse... Yugoslavya'nın dağılmasını ve Bosna Savaşını biraz irdeleyelim, tabuları yıkalım, bazı "balonları" patlatalım!
Yugoslavya zamanındaki federasyon çatısı altında birkaç tane etnik ve dini grup vardı. Birbirlerinden en farklı ve değişik olanları: Ortodoks Sırplar, Katolik Hırvatlar ve Müslüman görünümlü Boşnaklar idi. "Görünümlü" dedik çünki tıpkı Balkanların diğer köşelerindeki gibi, İslami kimlik birkaç kulaktan dolma inanış, ritüel ve bid'atten müteşekkildi. Hüviyetler ve isimler İslam ama geri kalan her şey "gayri" idi. Komünist ve Sosyalist ütopyanın çökmesi ve Doğu Avrupa'da ayakta zor duran SSCB uydularının patır patır dökülmesi, bu federasyon görünümlü Demir Perde ülkesinin de sonu oldu. Mirasın en yağlı kısmına konmak isteyenler ise, elbette ki kendilerini "tabii varis" gören Sırplardı. Genlerinde eksik olmayan ve dünyaya hiç hayır getirmemiş milliyetçi damarları hemen harekete geçti. Yugoslav Ordusu hemencecik Sırp Ordusu oluverdi. Federasyonu oluşturan bütün elemanlar tek tek bağımsızlık ilan ediyordu. Hem bu yüzden hem de Avrupa'nın "arkanızdayız" minvalindeki baştan çıkartıcı telkinleri ile, Aliya İzzetbegoviç (Alija Izetbegovic) yönetimi, referandum falan derken "biz de bağımsız olduk" deyiverdi. Fakat bulunduğu coğrafyada çok ciddi bir Sırp, onlar kadar olmasa da hatırı sayılır bir Hırvat nüfus vardı. Daha bu, aklı baştan alan "bağımsızlık" süreci devam ederken, Bosna topraklarındaki Sırpların lideri, önceleri şiir ve edebiyatla uğraşıp yüzüne gözüne bulaştıran Radovan Karaciç, 1991 yılının Ekim ayında Boşnakları çok açık bir şekilde "bağımsızlık işlerine kalkışırsanız sizi keseriz" diye tehdit etti. Sırbistan zaten dört gözle böyle bir kıvılcımı bekliyordu.
Düşünebiliyor musunuz... Bir taraftan Slobodan Miloseviç, Radovan Karaciç gibi azılı milliyetçiler sizi tehdit edecek, siz ise Pollyanna rolünde "yok canım yapmazlar öyle şey, hem nasıl olsa Avrupalı arkadaşlarımız imdadımıza yetişir" diyeceksiniz, Avrupa'nın orta yerinde, Sırp ve Hırvatlarla çevrili bir yerde Müslüman nüfus ağırlıklı bir ülke tesis ettiğinizi söyleyeceksiniz ve elinizde ordu namına hiçbir şey olmayacak! Bir insan bu kadar saf ve öngörüsüz olabilir mi?
Bosna-Hersek'in bağımsızlığı ilan edilir edilmez, ağzına kadar silahlı Sırplar, Saraybosna etrafını 1992'nin Şubatı'nda hemen kuşatıverdi. Başkentte oturan ve yıllarca Sırp komşuları ile iyi geçindiğini sanan, Ramazan ve Kurban Bayramlarında, sanki çok büyük marifetmiş gibi o komşuları ile karşılıklı rakı içen Boşnaklar, bunları hala tatbikat falan sanıyordu.
Sonrası malum... üç sene boyunca yaşanan cinayetler, tecavüzler, en ağır aşağılamalar.
Aliya İzzetbegoviç Balonu
savaşın ortasında sevgi kelebeği kesilen İzzetbegoviç |
Bosna Savaşı'nın Mühim Safhaları
Saraybosna Kuşatması: 1992-1995 arasında cereyan etti. Sırp Ordusu, başkentin etrafını çevreleyen tepelere mevzilendi. Neredeyse üç sene boyunca Boşnaklar bir tecrit ve yokluk hayatı yaşadı. Sırp keskin nişancıları keklik avlar gibi insan vurdu.
sniperler adam avlıyor bazıları günlük hayat telaşında |
Srebrenitsa Soykırımı: 1995'in Temmuz ayında gerçekleşen ve akabinde Nato'nun Sırp kuvvetlerini bombalaması ile savaşın neticesini belirleyen soykırım. Burası, hem Sırbistan sınırına çok yakındı hem de Sırp Cumhuriyeti'nin hak iddia ettiği bir yerdi. Srebrenitsa yakınlarındaki Potoçari'de konuşlanmış olan BM Barış Gücü, güya Srebrenitsa'daki Boşnakları koruyacaktı. Ancak Hollandalılardan oluşan birlik, göz göre göre Boşnakları General Ratko Mladiç komutasındaki Sırplara teslim etti. Mladiç'in boşalmış Srebrenitsa sokaklarında muzaffer bir komutan edasıyla dolaşırken söylediği o sözleri unutmak mümkün mü: "Türklerden intikam almamızın vakti geldi". Peki neden Türkler? Çünki Türk demek Müslüman demek, Türk demek Osmanlı demek.
biraz sonra soykırıma uğrayacak Boşnaklar ve tatile gelmiş Hollandalı askerler |
- Mesela, Saraybosna Kuşatması esnasında, etrafta dalga geçercesine insan avlayan Sırplarla ölümüne çatışmak yerine gündelik hayatına devam etmeye çalışan Boşnak erkekler. Anladık, başınızdaki adam ordusuz bir devlet kurup, sağa-sola sevgi kelebeği mesajları veriyor ama bu kadar aşağılanma olmaz ki kardeşim!
- Toplama kampı gibi yerlerdeki, bir deri bir kemik kalmış erkekler.
- Ratko Mladiç denilen hayvanın, altına kaçırmamak için zor duran Hollandalı askerlerin önünden geçip, tel örgüler arkasındakilere "Hiç korkmayın, kimse size hiçbir şey yapmayacak, birazdan otobüsler gelip sizi güvenli bölgeye götürecek" deyişi ve daha acısı ona teşekkür edip öven Boşnaklar.
Sırp Milletinin yüz akı iki tane hayvanoğlu hayvan Radovan Karadzic ve Ratko Mladic |
- Kamyonun arkasından indirilen ve tek tek vurulan o gençler! Hatırladıkça sinirden tırnaklarımı kemiriyorum! Birinizi öldürdüler... sessizce beklediniz, ikinciyi öldürdüler hiçbir şey yapmadınız... derken üç, dört... sonra size arkadaşlarınızın ve kendinizin mezarlarını kazdırdılar. Arkadaş, öldürüleceğiniz gün gibi ortada... bari biriniz bir hareket yapın, ayaklarınız hiç olmazsa serbest, kuzu kuzu nasıl öldürtürsünüz kendinizi bu kasaplara? Bu kadar bitmiş olabilir mi insanlık. Zaten öleceksiniz, biraz mukavemet gösterin yahu!
ölüme kuzu kuzu gidip düşmanı mest eden Boşnaklar |
- Sistematik olarak tecavüz edilen Bosnalı kadınlar.
Bütün bu olan bitenin gösterdiği en mühim netice şu aslında: İstediğin kadar onlara karış, onlar gibi ol, "onlar"dan olmadığın sürece seni bir gün fırsatını bulup "ayıklayacaklar"dır!
Bosna deyince benim tansiyonum çıkıyor arkadaş!
bence de izetbegoviç aptalın tekidir. ben de şöyle birşey okumuştum. 1993 yılında orta bosnada (orda nüfus müslüman ve hırvat. sırplar çok az) bosna ordusu ve müslüman çeteler hırvat güçlere operasyon yapıyor ve başarılı gidiyorlar. o esnada 40 kadar hırvat sivil ve savaş esiri müslümanlarca infaz ediliyor. bu olay gerçek ama yapanlar büyük ihtimalle mücahidin denen arap çeçen savaşçılar. bunu duyan izzzetbegoviç kerizi operasyonu durdurup komutanı görevden alıyor
YanıtlaSilBilader, senin insanlarin ne kadar musluman olup olmadigini elestirmeye hakkin yok.Herkez kendinden sorumludur.Kominst yonetiminde yapilan baskilari biliyor musun?Ayrica Alija Izzetbegovic ordusunun ve silah gucunun olmadigini gayet iyi biliyordu ve savasa girmemek icin temkinli bir politika izliyordu.Savasi Alija istemedi sirplarin adalet ve insanlik disi politikasi buna neden oldu ve ordaki insanlar sadece musluman olduklari icin katledildi.Avrupa ve ABD daha once bagimsizligini ilan eden Slovenya ve Hirvatistan in arkasindaydi fakat Bosna Hersek soz konusu oldugunda gormezden geldiler."Ve her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır."Alija Izzetbegovic.
YanıtlaSilBu satırları yazan arkadaşın politika ve stratejiden hiç anlamadığı ortadadır. Klavye başında otururarak google'dan bir kaç yazı okuyarak kafasına küçük gelen beyniyle yazdığı uydurmalardır.
YanıtlaSilYine klavye başında hayatında belki hiç bir sokak kavgasına dahi karışmamış yani hayatındaki en büyük heyecan ve adrenalin cep telefonunun şarjının bitmei olan bu insanımsı vatandaş 91-95 arasında avrupanın en karışık bölgesi olan balkanlar hakkında stratejik ve politik açıdan ahkam kesip, Aliya İzzet Begovic hakkında hakaretler savurabilmektedir ve sinirden oldüğünü belirtmektedir.
Aslanım sen şarjına bak bitmesin sonra allah koruun heyecandan ölebilirsin .
Izetbegoviçi çok sevmem ama bugün hala sırplar ve boşnaklar birlikte barış içinde yaşıyorsa bunun sebebi kendisinin barışçıl politikalarıdır 1915 ermeni olaylarındaki gibi boşnaklarda gaza gelip sırpları doğramaya çalışsaydı şuan ya boşnak diye birşey dünya üstünde olmayacaktı yada bugünkü barış ortamı olmayacaktı islami yanına gelince ben kesinlikle islami bir devlet kurma planı olduğuna inanmıyorum bosnada islami bir devlet kuramazsın balkan insanı islama uygun değildir zaten bosnaya gidin öyle aşırı islamik bir yapı göremezsiniz bunu yapmanız için ülkede yaşayan sırpları hırvatları slovenleri olduğu gibi sınırdışı etmeniz lazım ki bu izetbegoviçin politikasına tamamen aykırı ölünün arkasından atıp tutmanın hiçbir manası yoktur huzur içinde yatsın diyelim önümüze bakalım
YanıtlaSilDikkatimi çeken savaş sonrası boşnak ve sırp halkları arasında bir düşmanlık oluşmaması.Hele ki savaşın uzun zaman devam etmesine, boşnakların yaşadıklarına,kayıplarına bakınca. Bosna savaşına yakın zamanlarda olan kosova savaşında sırp güçlerinin nato müdahalesi ile kosovadan çekilmesi , kosovanın bağımsız bir devlet olmasına ve aradan geçen zamana rağmen arnavut ve sırp halklarının bir arada yaşayamadığını görüyoruz.Aynı şekilde hırvatistan-sırp savaşı sonundada hırvat ve sırplar arasında spor müsabakalarına bile yansıyan bir gerginlik var.Fakat boşnaklar toplama kamplarına,soykırıma,kadın ve çocukların hedef alındığı zülme ,savaş sonunda bosna topraklarının yarısını sırplara vermelerine rağmen savaştan hemen sonra savaştan öncesi gibi sırplarla içice yaşamaya hatta kendi aralarında karma evlilikler bile yapmaya başlamaları savaş sonunda bosnaya gidenleri özellikle gazetecileri oldukça şaşırtmıştı.Benim anlayamadığım Bosna savaşı neden Türkiye gündemine ara ara gelmesi.Türkiye de yaşayan insanları bosna savaşından bu kadar etkilemesi.Ha sizler boşnakları değer ve inancınız gereği kardeşleriniz olarak görebilir ve onlara bu zülmu yapanlara karşı tepkili olabilirsiniz fakat boşnak ve sırplar kendi aralarında anlaşmış kucaklaşıp barışmışlar,şu anda bir arada huzur içinde yaşıyorlar.Aralarında bir problem, gerginlik olsaydı bir e bin katılıp sizlere yansıtılırdı mutlaka.Yani artık bize ne srebrenitsadan,bilmem ne pazar yeri katliamında ,boşnak kadınların yaşadıklarından .Bunları boşnaklar bile bunları umursamıyorken yılın belli günlerinde bosna medyasında bile belkide yer almayan anmalar türkiye de televizyonlarda tüm gün canlı yayınlanıyor.Srebrenitsaya bile kurbanların birinci derecede yakınları ve türkiyeden insanlar katılıyorlar ,anmalara katılanlar boşnaktan çok türkü orada görüyorlar.Sonuç olarak blog yazarı arakadaş gibi bosnaya kafayı takıp kendinizi boşuna üzmeyin. Aliyanın demiş "affet ama unutma" ,boşnaklar hem affettiler hemde unuttular.
YanıtlaSilDedikleriniz çok enteresan gerçekten!
SilDeniz Balaban kardeş facebook sayfanız var mı ?
YanıtlaSilVar ama fazla bir şey yok:
Silhttps://www.facebook.com/profile.php?id=100009341859975
hayırdır?
Çatışmaların Bosna Meclisi'nin Yugoslav (!) Ordusu'na asker vermeme kararı üzerine başladığını hatırlatırım. Ayrıca, günlük hayata devam eden Saraybosnalıları Satyagraha felsefesinin tutumunu okuyarak anlayabilirsiniz. Yorum yapmak kenardan izleyenlerin lüksüdür demişler, eleştiriler empatiyle yapılmalı, sırf hedef alma ve tabulaşmış düşünceyi yıkma amacıyla değil.
YanıtlaSilDiğer bir yandan İzzetbegoviç kendinin sıradan bir insan olduğunu bastıra bastıra söyleyen bir insandır. Çatışmaları takip etmek için gelen savaş muhabirlerinin bombardıman yüzünden dışarı çıkamadığını haber alınca ekibiyle beraber muhabirlerin oteline yürümüş bir adam. O sırada Saraybosnalı bir kadın etrafına yağan bombalardan korkup korkmadığını sorunca 'tabiki korkuyorum, ben de insanım' demiştir. Lütfen kör eleştiri yapmayın.
Adam Aliya'yı eleştirmiş neden savaş ortamına girdin diye ama kendini kendi paragrafı ile çürütmüş.
YanıtlaSil"Bütün bu olan bitenin gösterdiği en mühim netice şu aslında: İstediğin kadar onlara karış, onlar gibi ol, "onlar"dan olmadığın sürece seni bir gün fırsatını bulup ayıklayacaklardır"
Yani Aliya susup otursaydı onlar da hiç birşey yapmayacaklardı öyle mi?
Aliya en azından Sırplara karşı alttan alıp, bağımsızlıktan falan bahsetmeseydi ve hatta biraz daha politikacı olup, Hırvatları arkasına alabilseydi tabi ki tablo farklı olurdu. Ama ne asker ne de politikacı olmayınca, işte bedelini halk ödüyor böyle!
Sil