Read more: http://www.bloggerdersleri.com/2012/06/blogger-meta-tag-ayarlari.html#ixzz3CwTYFEk2 şöyle garip bencileyin: TOKİ Follow my blog with Bloglovin
TOKİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TOKİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Ekim 2012 Pazar

Sigara Yasağından Kentsel Dönüşüme Kahvehane Kültürü


     "Aman Barroso çevreyolundan geçerse ne der" tedirginliği, Avrupa Birliği müktesebâtı koşuşturması, "insanımız daha kaliteli daha güzel evlerde, sitelerde otursun, Batılı çağdaşlarının standardını yakalasın" derken, "Kentsel Dönüşüm" büyük illerimizde ve özellikle İstanbul'da hızla ilerliyor. Rahmetli Turgut Özal'ın, vatandaşı daha ucuz ve uzun vadelerle konut sahibi yapma projesi TOKİ (T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) AK Parti iktidarında altın çağını yaşıyor. Yeşillendirilmiş alanları, çocuk parkları, 24 saat güvenliği, asansörlü ve uzun vadelere ve küçük taksitlere bölünmüş çeşitli metrekarelerden evleri ile "başımızı sokacak bir evimiz olsa" temennisindeki vatandaş, apartman hayatına adapte olmaya çalışıyor. Fikir ve uygulama olarak gayet güzel ve tecrübe edilmiş bir yöntem (kadı kızında da bulunabilecek kusurlar olur elbette). Fakat apartman ve site hayatı, beraberinde bazı sıkıntılar ve sorunlar da getiriyor. Bunlardan bir tanesi, fazla kimsenin aklına dahi gelmeyecek bir sorun ki, ileride kendinden, doğrudan olmasa bile dolaylı yoldan bahsettirecek; kahve kültürünün yok olması!

     Kahvehane ya da basit deyişiyle "kahve", özellikle, göç alan İstanbul gibi yerlere sonradan gelen ve bir şekilde tutunmaya çalışan insanların neredeyse hergünkü uğrak yerlerinden biridir. Eski formlarından biri "kıraathane" (yani bir şeyler okunan, bilgilenilen yer) iken, günümüzde sadece esnafı dolaşan, bir davası olan ve abone yapma usulu ile çalışan birkaç gazete ya da daha düşük fiyatlı ve çok satan, bol resimli ve "hikayeli" gazetelerin, şöyle üstün körü geçildiği ya da resimlerine göz gezdirildiği fakat spor sayfaların detaylı okunduğu,  yani "kıraat" kısmı çok azalmış ortamlardır. Bu kahvehanelere uğramanın birçok şekli vardır:

     Genellikle iş çıkışında, erkeklerin bir kısmı eve dahi uğramadan ya da evde yemek yiyip, kahvenin yolunu tutar. Bu davranışın sayısız sebebi vardır. Evdeki dırdırdan kaçmak (onların tabiriyle), yorucu bir iş gününde yaşanan işyeri sorunları, üstlerle girilen diyaloglarda işten olmamak adına alttan almanın verdiği hırs ve intikam duygusu, bazı "mühim" memleket ve siyaset olaylarını tartışmak ve kendi fikirlerine yandaş bulmaya çalışmak, hemşehri veya arkadaşlarla kağıt ya da okey oynamak ve hatta dünden kalan kağıt oyunu yenilgisinin telafisini yapmak...gibi bir sürü sebepler, insanları kahve ortamına çeker.

     Sadece işi olup da iş çıkışı gidenler mi olur kahvede? Tabi ki hayır. Emekli olup, evden dışarıya çıkma alışkanlığı olanlar, iş bulmak için hemşehri ve arkadaşlarıyla görüşmek ve yardım ya da tavsiye alma amacında olanlar, işsiz olup da evde durmaktan rahatsız olanlar, kendi meslektaşları ile bir araya gelip, gündelik meseleleri tartışan çeşitli meslek grubundan insanlar ve daha sayamadığımız bir yığın renkli profil, kahve müdavimleri arasındadır.

     Peki bu, genelde havasız ve sıkışık ortamların, yukarıda bir kısmı sayılan fiil ve söylemlere yardım ve yataklık yapmasının altında ne yatar? Gayet basit; dilediğin kadar söv (fazla yüksek sesle ve etrafı rencide edecek şekilde olmadığı sürece elbet) kimse sana bir şey demez, istediğin kadar çay, kahve, sigara iç, kimse sana karışmaz. Yani, genellikle fakir ve orta direk tabakanın (çok zengin ve işyeri sahibi olanlar da az değil) deşarj olma mekanıdır kahveler. Sosyalleşmenin Akdenizli dolayısıyla sıcak kanlı erkekçesidir.

     Son senelerde, bu kültür, bu yerleşmiş ve kabul görmüş (kahvehane doğrudur, yanlıştır o ayrı konu) erkek sosyalleşmesi biçimi, iki sebepten dolayı sıkıntılar yaşıyor; kapalı mekanlarda sigara içme yasağı ve kentsel dönüşüm.

      Türkiye'de 2008 yılından itibaren, çok sıkı şekilde uygulanmaya çalışılan bir "kapalı mekanlarda sigara içme yasağı" var. Bu yasağa, elbette ki çoğu kapalı mekan olan kahvehaneler, kıraathaneler, dernek ve lokaller de dahil oldu. Dolayısıyla ve hatta doğrudan, bu yasağın ardından birçok kahve ve buna benzer mekan, kapandı veya zor ünler geçirmeye başladı. Bu tür yerleri olanlar, sigara ve tütün içme yasağını bir şekilde aşabilmek için çözümler aradılar. Kahvehanelerin önlerine ayrı yerler yapanlar oldu, biraz daha gözden ırak olanlar sigara içenleri kıyıda köşede bir yerlere sıkıştırmaya çalıştı, hatta içeriden dışarıya boru sistemi kurup, sigaralı nefesin dışarıya atılmasını sağlayacak mekanizmalar geliştirme çabasında olanlar dahi oldu. Neden? Çünki kahve dediğiniz ortamda bulunanların büyük çoğunluğu sigara içer. Sigara yasak oldu mu, kahvehane müdavimlerinin  oyun ya da sohbet arasında ikide bir dışarı çıkıp bir sigara tellendirmesi lazım. Böyle olunca da ne içtiğin sigara, sigara ne de oynadığın oyun, oyun! Bu ise, böyle bir mekanın adeta "büyüsünün bozulması" demektir.

      Kapalı yerlerde sigara ve tütün ürünleri içme yasağından daha ağır ve kalıcı olan mesele ise "kentsel dönüşüm" denilen, en basit haliyle, insanların siteler ve apartmanlarda oturduğu yerlerin çoğalması ve daha da fazla çoğalacak olması. Bu "kentli" yaşam ise, dernek ve kahve kültürünün, kalıcı olarak yok olması demek.

Bol sigara ve bol oyun
ve muhtemelen bol gürültü!  
     Peki, bu diğeri öbüründen daha ağır iki mesele, böyle ortamlarda vakit geçirmeye alışmış ve burada günlük sorunlarını, paylaşarak ya da söverek (iyidir kötüdür o ayrı tabi) ya da sesli ve gürültülü kağıt ve diğer oyunlar oynayarak, ya da bolca sigara ve çay tüketerek azaltmaya çalışan "orta direk" ve sıcakkanlı ve hergün sık sık  değişen yoğun haber gündeminden ve ekonomik, sosyal zorluklardan bunalmış vatandaş ne yapacak? Kısacası, sigara yasağı çok güzel, iyi amaçlı...kentsel dönüşüm mutlaka lazım, çok güzel...ama bu "deşarj olma" mekanlarının yerini ne tutacak?

     Hızla büyüyen ve batıya ayak uydurmak için yarışan, doğusunda kalanlara örnek olmaya çalışan Türkiye'de, kadına uygulanan şiddetin, cinnet getirenlerin, işyerlerinde sürekli kavga edenlerin, işsizlikten bunalıma girenlerin, otobüslerde kendi kendine konuşanların vesaire..."daha da artmaması" dileği ile!