Read more: http://www.bloggerdersleri.com/2012/06/blogger-meta-tag-ayarlari.html#ixzz3CwTYFEk2 şöyle garip bencileyin: Recep Tayyip Erdoğan Neden Başarılı Bir Lider-1 Follow my blog with Bloglovin

30 Eylül 2014 Salı

Recep Tayyip Erdoğan Neden Başarılı Bir Lider-1

 
     Türkiye, 2002 yılından bu yana, çok değişik bir zaman dilimi geçiriyor. İleride bir sürü araştırmalara ve tezlere konu olacak, hakkında cilt cilt kitaplar yazılacak, çeşitli analizlerle masaya yatırılacak bir tarihi yaşıyor.

Asker arkada bekliyor...
28 Şubat Darbesi adım adım geliyor
     20. yüzyılın son kısmında, çeşitli işe yaramaz ve beceriksiz koalisyonlarla, IMF yardımları ile, bir kısmı kendi halkına yabancı ve üstten bakan, bir kısmı dışarıdan ithal edilen yöneticiler ile Üçüncü Dünya Ülkesi görüntüsü çiziyordu. Kendi halkının üstüne çöreklenmiş, ona sürekli bir şeyler dayatan ve onu yaramaz çocuklar gibi sürekli hizaya çekmeye çalışan, millet özgürleşirse başına bela olacağını düşünen kaşları çatık ve eli sopalı soğuk devlet anlayışı, varlığını tam olarak hissettiriyordu. Kirlenmiş, laf ebesi ve kalitesiz politikacılar, Türkiye'nin ömründen ömür çalmakla meşguldü. Pamuk ipliğine bağlı, kırılgan ve iflas etmek üzere bir ekonomi, diğer kesimlere karşı ön yargılı, peşin hükümlü, sırtını "asker"e dayamış ve kendini ülkenin sahibi sanan "Beyaz Türkler",  kendi sınırlarını iyi bilip kapıları sıkı sıkıya kapatan ve çocuklarını da bu kompleks ve korku ile yetiştirmeye çalışan muhafazakar kesim, sesi duyulmak dahi istenmeyen ve terörle kendini duyurmaya çalışan Kürtler ve daha nice sosyal sınıf ve azınlığı idare etmekle yükümlüydü. Ancak mevcut ekonomik indikatörler, "idare etmek"ten bayağı bir uzaktı. Ülke, siyasiler tarafından yönetiliyor gibi gözükmekle birlikte, esasında, "Milli Güvenlik Kurulu"nun karşı tarafını işgal eden ve "düzen"in kendisini temsil etmekle yükümlü "apoletliler"in açık tahakkümü altındaydı. Dış politikada ise, sözü itibar görmeyen, birkaç kalıplaşmış retorikle ağzına bir parmak bal çalınan, sıradan bir "uydu" devlet vardı karşımızda.

"Kaybedenler Kulübü"nün müdavimleri!
     Ekonomik krizler, askeri darbeler, sert şekilde sınıflara ayrılmış bir toplum, uluslararası ilişkilerde sözü geçmez bir devlet... Türkiye, işte bu ahval ve şeraitte girdi milenyuma!

     Herhalde hiç kimse bu ülkenin ayağa  kalkacağını, atağa geçeceğini düşünmemişti 21. yüzyılın başında. Ancak Türkiye, çok enteresan ve gerçekleşmesine pek de ihtimal verilmeyen bir süreçten geçerek, 2002 yılının Kasım ayında, ülkeyi uzun bir süre tek başına idare edecek bir hükumete kavuştu. "Muhtar dahi" olamayacağı dalgalarına konu olan, İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, hiç şüphesiz bu sürecin mimarı ve lokomotifi oldu.
Bir döneme damgasını vurmuş manşet
ve ara başlığı: "Muhtar bile seçilemez"
     2000'li yıllara girerken, Tayyip Erdoğan, Milli Görüş geleneğinin mühim ve gelecek vaadeden bir parçası idi. Üslubu, Milli Görüş hareketinin kurucusu ve tek adamı Necmettin Erbakan'ı aratmayacak derecede sert ve hırçındı. Haliyle bu üslup, devletin sahibi konumundakileri kaşımaya devam ederken, bir yandan da her geçen gün sıkışan dindar kesimi üzmeye devam ediyordu. İşte ne olduysa, bundan sonra oldu. Tayyip Erdoğan ve yakın ekibi, Milli Görüş'ün bu sert, uzlaşma bilmez, kendi doğrusundan sapmaz, dayatmacı ve fitneci halinden uzaklaşma kararı aldı. O zamanlarda cereyan eden çeşitli istişareler neticesinde, Erbakan kamburu sırttan atılmadan, bu ülke için bir şeyler yapılamayacağı anlaşıldı ve Recep Tayyip Erdoğan'ı, sayılı dünya liderleri sınıfına sokacak ve ülkesini atağa kaldıracak başarılı lider mertebesine çıkaracak gelişmeler, bu alınan kararın bir neticesi olarak vuku buldu.
Milli Görüş'ten kopma
ve atılıma geçme zamanı
     Recep Tayyip Erdoğan, taraflı tarafsız hemen herkesin hakkını teslim edeceği üzere, başarılı bir lider. Bu başarılı lideri, ülkesi halkının gözünde makbul kılan, onu kitlelere sevdiren, milleti peşinden sürükleyen ve aslında ortalama bir siyaside görmeye pek alışık olmadığımız özellikleri var.... bu özelliklere biraz yakından bakmakta fayda var:

1. Vefa: Tayyip Erdoğan'ı, yaşadığı zorlu zamanlardan bugünlere taşıyan sıfatlardan birisi vefa. Kendisi, "İstanbul'da bir semt adı" olarak hayatını idame ettirmeye çalışan ve "maddi"leşmenin pençesinde kıvranan bu asil duyguya sahip çıktı. Erdoğan, kendisini zorlu zamanlarında yalnız bırakmayıp destekleyen ve hiçbir maddi karşılık beklemeden yardımcı olan zevata, sonraki hayatında destek oldu ve en yakınında bulundurdu. Bu asil hareketin en mühim neticesi, hapishaneye düşen ve siyasi hayatı bitti gözü ile bakılan bir kişinin, etrafındaki insanları daha iyi tanıma fırsatı vermesidir. Nitekim Erdoğan da öyle yaptı ve etrafına, güvenebileceğini bildiği kimselere aldı.

2. İstişareye Verdiği Ehemmiyet: Tayyip Erdoğan, mühim bir sünnet olan "meşveret"e gösterdiği önem ile tanınır. Kendisi, herhangi bir konunun uzmanlarını ve görüşlerine güvendiği kişileri dinler, görüşlerini alır ve kararını, beliren "ortak akla" göre verir.

3. Sözünde Durmak: En basit haliyle, haber bültenlerinde dahi bazen denk geldiğimiz bir olaydır. Erdoğan, bir aileye, özürlü bir gence ya da yoluna çıkan herhangi birine söz verir. Buraya kadarı, eski tip siyasetçilerde görmeye alışık olduğumuz bir durum ama bundan sonrası, yani verilen sözde durup, onca iş gücün ortasında, verdiği sözü yerine getirmek her babayiğidin harcı değildir. Şimdilerde herhangi bir genç, bir şekilde Tayyip Erdoğan'dan ziyaret ya da başka bir şey sözü almışsa, bunu rahatlıkla her yerde dile getirebiliyor çünki gerçekleşmesi (normal şartlar altında tabi ki) muhakkaktır.

4. Sadakat: Vefa ile kol kola gider bu haslet. "Vefakar"lığı başaran Erdoğan, sadakat konusunda da başarılıdır. Hem sadece güvendiği insanlara değildir sadakati, hem inancına hem de milletinedir. Ve bilmem söylemeye gerek var mı; sarsılmaz bir sadakattir.

5. Kararından Dönmemek: Zamanın ehilleri ile yapılan istişarenin ardından gelen en mühim olay, meşveret edilen konunun hayata geçirilmesi ve bu alınan karardan dönülmemesidir. Recep Erdoğan'da sıkça gördüğümüz bu haslet, başarısındaki temel kilometre taşlarından biridir. Herkes bilir ki, Erdoğan bir şeye karar kıldı mı mutlaka sonuna kadar gider.

6. Olaylara Realist Bakışı: En son ve çok basit haliyle, iPhone 6 hakkında söylediği sözleri bir düşünün. Tamamı doğru ve ayağı yere basan ifadeler. Aynı doğrultuda, Twitter ile alakalı daha önceki açıklamalarında, aynı gerçekçi bakışı görebiliyorsunuz. Tayyip Erdoğan, ondan önceki bir sürü lider gibi, hayallerin peşinden koşmaz ve kimseyi koşturmaz... eğer "hayal" gibi görünen bir şeyin peşinden gidiyorsa da, bilin ki o "şey", bir süre sonra gerçek zemine temas edecek demektir.

7. Samimiyet: Kendinden önce gelmiş geçmiş yığınla siyasetçi ve idareciden, kendisini ayıran vasıflardan biridir. Aslında, yozlaşmamış ve bozulmamış bir "Karadenizli" samimiyetidir bu. "Anadolu insanı"nı peşine takıp sürükleyen ve aldatılmaktan, sahte gülücük dağıtan "maskeliler"den bıkmış insanlara,"güven" duygusunu tekrar aşılayan bir karşı tarafta hemen karşılığını bulabilen bir samimiyettir bu!

     Devamı şuradan:

     Bu yazının video olmuş hali ise şurada:

   



2 yorum :

  1. Yasal, ahlaki ve evrensel değerler karşısında "muhtar bile seçilemez". Ancak bizim ülkemizde bunlar geçersiz olduğundan dolayı her şey gerçekleşebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geç bunları geç. Senin düşüncelerine uygun yasa, değer olmaz. Bir de evrensel diyor. Çıkarın at gözlüklerini, bu nefret kendinizi yiyip bitirme nedeni . Adam Başkan oldu. Sindireceksiniz. Burası da senin söylemek istediğin ve aslında fikirlerinizde yaşattığınız gibi muz cumhuriyeti değil. Basit nefret söylemine devam şimdi.

      Sil

Yorumunuz için teşekkürler! Hakaret küfür olmazsa ne kaa guzel olur!